bugün

şansını dene kardeşim bak bakalım nereler geliyormuş denir. seneye daha iyi puan almak için çalışırsın olmazsa sıkma canını yani. her şey üniversite değil. işsiz bir sürü üniversiteli var amk. hatta bırak tercih falan yapma kuaför kalfalığı kursu var amk oraya gidelim 3 ayda kuaför oluyorsun. 2 yıl sonra ustalık belgesi veriyorlar. açarız bir bayan kuaförü paranın amına koyarız beraber.

fön: 15 lira

kaş-bıyık: 15 lira

dip boya: 150 lira

Manikür-pedikür: 50 lira

kol ağdası*: 20 lira

topla bunları ne yaptı? 250.. sen ne puan almıştın? 250...

bir haftalık öğlen yemeği ne kadar? 70 lira...bir haftalık sigara paran ne kadar? 60 lira... yol masrafı, yan giderler vesaire ne kadar? 80 lira... topla bunları... 70+60+80=210 ne kaldı geriye? 40... bu hayatın anlamıdır.
baraj kaçtı denilebilir velasılkelamm.
(bkz: keşke biraz daha çabalasaydın)
(bkz: neyse hayırlısı olsun)
girebileceği pek bir yer yoktur kanımca. eğer güzelse biraz zengin bir koca bulup evlenmelidir kesinlikle...
bir daha hazırlanmasıdır. 250 puanla yapılan tercihten pek bir hayır gelmez. seneye 350 olursa o puan en azından işe girebileceği bir puanı elde etmiş olur.
mezun olup atanamadıktan sonra veya iş bulamadıktan sonra 450 ile arasında bir fark olmayan puandır.

he birde eskinin ham 120 puanı sanırsam ham 350-400 civarı puana tekabül ediyor.

üniversitelerin değersizleştiği bir ülkede gereksiz tartışmadır.

550 alsan kaç yazar 150 alsan kaç yazar.
anestezi yaz denilebilir.
Açıköğretim fakülteleri üzerinde durulabilir. Lise çıkışına göre yüksek okullar düşünülebilir. Ama en mantıklısı bir sene herşeyden feragat edip ders çalışmak ve iyi puan almak.
burdaki yazarların çoğu için 250 ham puan yüksek bir puandır zira yazarların büyük kısmı öss sınavıyla üniversiteli olmuştur.

ayrıca öss zamanında okul puansız max puanın 300 olduğunu düşünürsek çok hoş bir bölüme yerleşilebilir 250 puanla.
yapma demiyorum yine yap ama hobi olarak yap.