bugün

tam bir şehir efsanesidir. böyle bir sözleşme olduğu ve 100. yılı doldurur doldurmaz türkiye'nin süpergüç olacağını iddia edenler bu sözleşmeden bahseder. önce sözleşme içeriğine bakalım.

1. türkiye cumhuriyeti asla kendi kaynaklarını tam olarak çıkaramaz.
2. türkiye cumhuriyeti asla bor madenini işleyemez.
3. türkiye cumhuriyeti asla bor madeninin tamamını kullanma alıp satma şansına sahip değildir.
4. bu 3 madde 100 yıl geçerlidir.

sözleşme tarihine herkes birşey der. ben 2005 de duymuştum bu sözleşme 1 sene sonra bitecek dediler. tabi inanmıştık ilk defa duyduğumuzda. sonra her yıl farklı insanlardan bunu duyar olduk. geçen biri 2023 de bitecek dedi, dün gece de bir arkadaş bu anlaşmanın lozan'da gizli madde olduğunu ve 2023 de biteceği iddia etti. yani kurtuluyoruz beylercyırttık abicim yırttık !

edit: 2024 değil lan 2023 olacaktı pardon.
Yalanın level atladığı durumdur. Edit: ayrıca o 2023 dür kardesim 2024 değil.
bir ara okumuştum doğruydu o 2023 olayı. tabi şimdi değiştiyse bilmiyorum*.

unutulmuş edit: panpalarım zaten her uluslararası anlaşmada 100 yıl zaman aşımı var, mantıken hiçbir anlaşma 100 yıldan uzun vadeli olamaz. doğru yani bu 2023 hedesi. bir benzerini imzalatamazlarsa ki, zor.
2023 te savas kapimizda oyleyse.
2023 te kantır sıtraykçılar olarak ülkeyi savunuruz sorun değil.
komiktir. buyrun bunu kahvelerde okutun.

--spoiler--
doğal kaynaklar üzerine sürekli egemenlik ilkesi

egemenlik hakkının ve self-determination ilkesinin doğal sonuçlarından biri de, özellikle eski sömürge-yeni bağımsız devletlerin de etkisiyle, uygulanan uluslararası hukukta ekonomik içerikli egemenlik hakkının özel bir ilke olarak kabulü olmuştur. halkların ve devletlerin doğal kaynaklar üzerindeki sürekli egemenliği ilkesinin ilk ortaya çıkışı birleşmiş milletler genel kurulunun 21.12.1952 tarihli ve 626 (VII) sayılı, doğal kaynakların ve zenginliklerin serbestçe işletilmesi hakkı adını taşıyan kararıyla gerçekleşmiştir. ancak, anılan ilkenin, içeriği de açıkça saptanarak, kabul edilmesi birleşmiş milletler genel kurulunun 14.12.1962 tarihli ve 1803 (XVII) sayılı bir kararıyla oluşturulan doğal kaynaklar üzerindeki sürekli egemenlik bildirisi ile oluşmuştur. bu ilkenin geçerliliği daha sonra yine birleşmiş milletler genel kurulunca 12.12.1974 tarih ve 3281 (XXIX) sayılı bir kararla kabul edilen ve yeni uluslararası ekonomik düzen anlayışının temel belgesini oluşturan devletlerin ekonomik hakları ve görevleri yasası ile tekrarlanmıştır.

anılan ilke yalnızca bm genel kurulu kararları çerçevesinde de kalmayarak, BM'ce hazırlanıp, kabul edildikten sonra 1976'da yürürlüğe giren iki insan hakları sözleşmesi ile de doğrulanmıştır. her iki sözleşmenin 1. maddesinin 2. fıkrası şu hükmü içermektedir.

''bütün halklar amaçlarına ulaşabilmek için, uluslararası hukuk ve karşılıklı çıkar ilkesi üzerine kurulmuş uluslararası ekonomik iş birliğinden doğan yükümlülükler saklı kalmak koşuluyla, doğal kaynaklarından ve zenginliklerinden serbestçe yararlanırlar. bir halk hiçbir durumda göz geçim kaynaklarından yoksun bırakılmayacaktır.''

1962 bildirisinde kabul edildiği biçimiyle anılan ilke aşağıdaki kuralları içermektedir. 1. bu egemenlik ilgili devletin halkının yararına kullanılmalıdır. 2. yabancı yatırımlar ilgili devletin doğal kaynakları üzerindeki egemenlik hakkını kısıtlamamalıdır. 3. millileştirmeler ulusal çıkar ya da kamu yararı çerçevesinde yapılmalıdır. 4. millileştirme durumunda uygun zarar giderim ödenmelidir. 5. uyuşmazlık durumunda ilgili devletin iç başvurma yolları tüketildikten sonra taraf devletler sorunu hakemlik ya da uluslararası yargı yollarına sunabileceklerdir.

profesör doktor hüseyin pazarcı - uluslararası hukuk (sayfa 151-152)
--spoiler--
Lozan antlaşmasının bitmesi için Türkiye Cumhuriyeti Devletinin yıkılması gerekir! Ayrıca Lozan özellikle çok kritik olan Karadeniz'in bütün stratejik kontrolünün bizde olması boğazların kontrolünün bizde olmazı, bütün Orta Doğuya giden (Bu bölgedeki en pahalı ve kritik şey ) suyun tamamen Türkiye kontrolünde olması vb. Türkiye Cumhuriyeti çıkarları doğrultusunda milyonlarca fayda sağlamaktadır. Atatürk gibi zeki bir insanın Türkiye'nin çıkarlarını yüz yıllarca korumak için ileri dönük görüş ve planlarını zaten herkes iyi biliyor. Yani kurcalamaya gerek yoktur.

Ayrıca Lozan antlaşması ingilizlerin "Tarihimize ilk kez 6/6 şart kabul ederek imzaladığımız yüz karası antlaşma" diyor.

Genelde devletler antlaşmaya varırken 6 üzerinden 2 sen aldın, 4 benim isteğim kabul oldu şeklinde gider. Atatürk ilk antlaşmayı tamamen iptal edip son antlaşmayı imzalatmış ve bunda Türkiye'nin bütün taleplerini yerine getirtmiştir.

Aslında Lozan öyle Türk çıkarın bir antlaşma ki örneğin Irak ve Suriye'de üniter devlet yapısı her hangi bir nedenle yıkılırsa bu toprakların tamamen Türkiye topraklarına katılacağını yazıyor. Bütün devletlerin de bu maddelerin altında imzası var.

Yani şu anki Suriye Rusya durumdan Türkiye ikisini de almaya yasal hak sahibi demektir. Hemde bütün ülkelerin onayı ile. Ama Tayyip ve AKPKK ile hayal tabi!

Burada kritik nota, her ne hususla olursa olsun Türkiye Cumhuriyeti devletinin ana yasasının 1,2,3,4 maddeler dahil değişmesi Türkiye Cumhuriyetinin resmi olarak feshedildiği anlamına gelir. istersen bunu 2 saniye için rejim değiştirmek maksatlı yap!

Bu yapıldığı anda Lozan ve bütün diğer antlaşmalar sona eriyor ve boğazlar, madenler vb. Türkiyeyi çıkarına ne varsa hepsi feshedilmiş oluyor! O saniye itibariyle isteyen devlet direkt gelip Anadolu da istediği her şeyi talep edebilir, boğazlar, madenler vs. ne istiyorsa sahip olabilir, isterse Türkiye üstüne 45 ayrı devlet kurar!

AKP'ye destek verenler umarım olaya bir de bu açıdan bakıyordur. Tayyibin başkanlık adı altında yapmaya çalıştığı şey Türkiye Cumhuriyetinin ve Türklerin Anadolu'daki bütün haklarının son bulacağı anlamına gelir. ister seve seve ister sike sike buraya gelen her yabancı devlete, her talep nedene ne isterse vermek zorundasın. Çünkü Türkler kadar diğer bütün milletler de Anadolu üzerinde eşit söz hakkına sahip oluyor. Bu durumda NATO, Rusya, Çin vb. kim var kim yok aralarında en güçlü olanların buraya gelip işgal etmesini durduracak hiç bir engel kalmıyor.

Yani 2. bir Vahdettin dönemi, 2. Çanakkale savaşı, 2 Kurtuluş savaşı! Tabi bu sefer Atatürk olmadığı için ne bunlar nede Türk milleti olacak.

Kısaca bu devlet değişirse lozan biter,i Lozan biterse Türklerin Anadolu'daki bütün hakları son bulur.

Atatürk bu nedenle bu anlaşmayı Türkiye var olduğu sürece geçerli şekilde imzalatmıştı. Yani devletimizi sığır gibi kendi elimizle yıkmazsak kimse siktin sene yıkamaz.

NATO daha şimdide Rusya ile bir olup Türkiye'ye savaş açalım türden söylemlere başladı..........

Lozan ile bilinmeyen nokta ise LOZan öncesinde Osmanlı = Vahdettin ve Damat Ferit Paşa Serv anlaşmasını imzalayarak işgali kabul edip ülkeyi tamamen itilaf devletlerine teslim etti.

Milli Mücadele kazanılınca Atatürk direkt Sevr anlaşmasını yırttı attı!

Lozan antlaşması için Türkiye davet edildi. Herkes sanıyor ki 2 ingiliz 2 Türk bir masaya oturdu 2 kadeh rakı açıp antlaşma imzaladı!

Tam tersine birleşmiş Milletler toplantısı gibi onlarca devlet katıldı. Türkiye Kurtuluş ve Çanakkale savaşını kazandığı halde kaybeden ülkeler tarafında oturması söylenmişti.

Bunun üstüne dellenen ismet Paşa durumu Atatürk'e anlattı! Atatürk'ün emri, Türkiye kazanan devletler arasında oturuma girecek, istediği bütün maddeler kabul edilecek, edilmezse savaşa devam edeceğiz! Eh, Anadolu'da savaş bitip Türkiye zaten kurulduğu halde savaş nereye? Bulgaristan, Yunanistan, Balkanlar hatta ta ingiltere'ye!

Tabi Atatürk'ün asla blöf yapmadığı çok iyi bilindiği için daha hep bir toplanıp alayı hep bir olup genede rezil gibi Türkiye'ye karşı savaş kaybeden itilaf devletlerinin hiç birinin götü Türkiye ile savaşı yemedi!

Sonu; Lozan antlaşmasında istediğimiz bütün maddeler imzalandı, Türkiye Tam bağımsız hale gelip bütün bu coğrafyanın en kritik yönetim aletlerine (Su, enerji hattı yolu vs) sahip olan tek ülke oldu.......
Akpartililerin dilinden düşürmediği varolmayan hayali anlaşmadır.

görsel