bugün

epey süredir ortalarda dolaşan akp afişi. lakin göz boyamadan başka hiçbir şey değildir.

afiş: http://a4.sphotos.ak.fbcd...580_7295913_1263945_n.jpg

şöyle ki;

-imf'ye olan borç, dış borçların 20'de 1'i. imf'ye borç azalmış gibi görünebilir lakin dış borçlarımız 4.5 yılda 2 kat arttı.

-enflasyonun düşmesi: türkiye'de talep yetersizliğinden doğan bir enflasyon düşüşü söz konusu.belirsizlik ve kriz ortamı halkı tasarruf eğilimine sokar. bu satışları düşürür satışların düşüşü enflasyonu düşürür.satışları düşen firma maliyetleri karşılamakta zorlanır işçilerini çıkarır.maaş alamayan çalışanlar harcama yapamaz.kısır döngü devam eder. yani enflasyonun düşüşü geliştiğimizi göstermez.

-kişi başına düşen milli gelirin artması: kişi başına düşen milli gelirin artması, ülke kalkınması açısından çok da bir şey ifade etmez. bugün 480 milyar dolar borcu olan bir ülkenin kişi başına düşen borcu da, yaklaşık 6850 dolardır. bu kişi başına düşen borç, 2002'de toplam borcumuzun 221 milyar dolar, nüfusumuzun da 65 milyon olduğu göz önüne alınırsa 3400 dolardır. yani, tayyip erdoğan'ın söylemi ile hani kişi başına düşen milli gelirimiz artmış ya, işte kişi başına düşen borcumuz da arttı.

-ihracatın artması: ihracatın artmasının birçok araba firmasının ülkemizde araba fabrikası açmasıyla paralel olarak ilerleyen bir olaydır. yani firmalar araba üretip sattıkça ihracat artıyor. lakin ihracattan kazanılan miktar çok az oluyor. satılan malların parası yabancı şirketlerin cebine giriyor ve ülke ekonomisine görünürde fayda sağlamakla kalıyor. eğer araba firmaları ihracattan kazandıklarını ülkemiz bankalarından çekerse ekonomimiz büyük bir krize girecektir. yani ihracat arttığı için sevinmek yersizdir. bu büyük artışı sağlayan yerli değil yabancı ihracattır.

-merkez bankası rezervinin 80 milyar doları geçmesi:tüm dünyada tedavülde dolaşan nakit para 40-50 milyar dolar civarındadır. bu durumda merkez bankasında 80 milyar dolar bir nakit rezerv olmasının mümkünatı yoktur. şayet bu telaffuz edilen rakamın yarısı dahi nakit olarak bir yerde tutulsa amerika 1 dakika bile tereddüt etmeden türkiye'ye demokrasi getirir. yani, bahsi geçen 80 milyar usd'nin kontrolü bizde değil uluslararası para kontrolorlerindedir. elimizde bu varlığa sahip olduğumuza dair sadece yazılı kağıt parçaları vardır ki acil bir durumda bunlara sadece götümüzü silebiliriz.
bakınız kaddafi...
o'nun da 80 milyar doları olduğu söyleniyordu. nerde o para.
bu paranın yarısını abd ve yandaşlarına rüşvet olarak verip neden bombalanmaktan kurtulmadı?
bir başka örnek ise hüsnü mübarek.
o'nun da 30 milyar doları olduğu söyleniyordu. ama şimdi idam istemiyle yargılanıyor adam...

-toki'nin yaptığı ev sayısının artması: toki denen kurum devlet bütçesinden aldığı parayla ev yapan ve de dar gelirli ailelere bunları satan bir kurumdur. lakin gelip görelimki bu kurumun bütün ihtiyaçları sanki ak parti tarafından karşılanıyor. kurumun yaptığı ev sayısının artmasının ak parti'yle hiçbir alakası yoktur. yani 60 yaşındaki teyzenin "ak parti sağ olsun" demesi tamamen alakasızdır.
-sağlığa ayrılan bütçenin artması: bütçe artmakta lakin oran artmamaktadır. yani vergilerle oluşturulan bütçe her geçen yıl artmakta lakin bu bütçenin sağlığa ayrılan oran çok küçük oranlarla artmaktadır. ayrıca sağlıkta harcama çok lakin yatırım az. her sene milyar dolarlar ayrılıyor ama bu paralar sağlık sektörünü geliştirmek yerine olduğu yerde sayıklamasına neden oluyor.

-toplam bölünmüş yolun artması: ulaşımın kolaylaştırılması güzel bir şey gibi görünebilir lakin karayollarının artması her seferinde bizleri petrole ve arabalara daha da bağımlı hale getiriyor. ülkemizde ne araba teknolojisi var ne de petrol yatakları. bunların olmadığı bir ülkenin her tarafını karayollarıyla çevirmek o ülkeye yarardan çok zarar sağlar. bundan 40-50 yıl sonra petrol bittiğinde bu karayolları hiçbir işe yaramaz.

-eğitime ayrılan pay: miktar olarak yüksek görünebilir ama oran olarak türkiye'de gsmh'den eğitime ayrılan payın pek çok 3. dünya ülkesinden düşüktür. türkiye'de bu pay yüzde 3.39 olarak belirlenirken 1980'de bağımsızığına kavuşan 200 bin nüfuslu vanuatu`da bu oran %4'tür.
günümüz için 11 yıllık versiyonu çıkmıştır lakin yinede siyaset için zaman ayıramayanlar için bilgilendirici olduğunu düşünüyorum.

10 yılda ak parti sağlıktan eğitime, ekonomiden kişisel hak ve özgürlüklere sayısız devrime imza atmıştır.