bugün

Klasik seçim sonrası bahçeli saçmalamasıdır.
" bırakıyorum amk " demeyi unuttuğu konuşmadır.
klasik bahçeli konuşmasıdır.
herzaman olduğu gibi seçmeni suçlamış bolca saçmalamıştır.
niçin sürekli seçim kaybettiklerinin nedeni bu tür konuşmalardan anlaşılabilmektedir.
konuşmanın genel içeriğinden dolayı bir seçmen olarak kendisini ve bu tür zihniyetleri kınıyorum.
gitsin kumda biraz daha oynasındır...
suçun hepsi tayyip de he amk. he. lan oğlum ne zaman anlıyacaksınız kuru bir söylemle sadece iktidar eleştirmekle siyasetçi olunamayacağını. selo bile daha farklı konular konuşuyor biraz geniş tutun çerçeveyi. tek doğru söz vardı kulağıma çalan eşit şartlarda gerçekleşmedi bu seçim deyişi.
ağlayacaktı yeminle arkadakilerde gülmemek için kendini zor tutuyodu sanki.
CHP-MHP ve çatı adayına destek verenlere göre cumhurbaşkanlığı seçimin kaybedeni kendileri değil millet! Kazanana oy veren millet. Tam 13 yıldır kaybeden millet! Devlet Bahçeli, Haluk Koç, Gürsel Tekin, Kemal Kılıçtaroğlu ardı adına çıktı televizyonlara ve gözlerimizin içine baka baka kaybeden olmadıklarını anlatan cümleler kurdular. Bu toplumda yaşayan bir fert olarak merak ettiğim en önemli husus şudur: Muhalefetin sosyolojik toplum okumasına etki eden ve bizim bilmediğimiz uzayda yaşayan başka bir millet mi var? Eğer öyle bir millet yoksa yüzü olan bir politikacı, on üçüncü yenilgiden ders çıkartır da saçma sapan bahanelere sığınmak yerine “nerede hata yapıyoruz” diye sorgular kendini. O ekranlara çıkmaya, bu sabah parti merkezine gitmeye utanır. Biz kaybettik, yanlış yaptık deyip istifa eder. Böyle yapmasa bile o partiye gönül veren insanlara her seçimde yenilme acısını tattırmamak için susar.

Asıl meselemize dönecek olursak…
Muhalefet partilerinde son yenilgiden sonra parti içinde siyasi denkleme etki edecek gelişmeler olacaktır. 2015 seçimlerinde de alınacak bir mağlubiyet sonrası ise muhalefet partilerinin toplum okuma refleksleri yeni yönetimlere kesinlikle devredilecektir. Daha önce defalarca söylediğim gibi Türkiye’deki iktidar başarısının en büyük etkenlerinden biri de muhalefet başarısızlığıdır. Bir toplumu; felsefe ve sosyolojinin halktan kopuk yorumuyla okumaya çalışmanın, politikaları gerçeküstü ve bireyden kopuk dayatmalarla biçimlendirmenin saçma ve bu yöntemle o topluma hükmetmenin zor olduğunu söyleyebiliriz. Çünkü toplumun çekirdeğini oluşturan aile ile ulusu oluşturan toplulukların, köyden kente beklentileri çok farklıdır ve tek bir kalıba göre genel bir politika üretmek yerine, yerel politikalar geliştirilerek siyaset yapma biçimi her kesimi kucaklaması bakımından daha gerçekçidir. Kısaca bu ülkenin halkı, kendi sofrasına oturan bir yönetici hayali kurar. Devlet dairesinde önünü iliklemeden, işini zahmetsiz yaptırabileceği, itelenip ötelenmediği, ürkütülmediği bir yönetim biçimini seçer. Ve bu toplum ülkenin nabzını yakalayamayan, yerel düşünüp küresel ölçekte projeler geliştiremeyen, sorumluluk almaksızın, çaba harcamaksızın, hiçbir şey yapmadan, yalnızca slogan atan bir muhalefeti iktidara getirmeyeceği çok açıktır. Düğün salonu doldurunca birinci parti olduklarını sanan insanların, Recep Tayyip Erdoğan’ın doldurduğu meydanlardaki milyonlarca insanı nasıl kazanmaları gerektiğine kafa yormalarını gerekmektedir. Sloganla ve ideolojik körlükle iktidar olunamayacağını anlamaları gerekmektedir. Bir ülkenin baştan sona her ilçesinde, hatta köyünde “insanlar ne ister” sorusunu kendisine sorup bulduğu cevaplar üzerine politikalar geliştiren bir liderin projelerini ve insan etkileme kabiliyetini sloganla değil; daha büyük bir proje ve toplum istekleri gerçekliğiyle alt edebilirsiniz. Büyük projelerin karşısına, ‘ama çalıp çırpıyor’ gibi küçük sloganlarla çıkarsanız millet kazandıklarının yanında, bu bağrışın cılız bir ses olduğunu size kaybettirerek gösterir.

bakınız
yenilen pehlivan açıklamasıdır. galiba yine yendiğini düşünüyor. bu mhp'ye de yazık.
adam rekortmen loser ama koltuğa zamklamışlar amk.