bugün

ölen arkadaşı telefon rehberinden silmek

yaşandığında bir yaş, bir boy daha büyündüğünü hissettiren eylemdir herhalde. çünkü acıların en büyüğü, kaybedişlerin en kötüsüdür ölüm. sınandığınızı hissetmenin tepe noktası. hele arkadaş yitirmek, sizinle yaşıt birini, çok şey paylaştığınız birini. manevi olarak kaybettiğim, hiçbir şeyin asla eskisi gibi olmayacağını bildiğim yahut izlerimizi kaybettiğimiz arkadaşlarımı bile oturup düşünsem şimdi, gözyaşlarına boğulmam an meselesi. çünkü onlarla kurduğum hayaller vardı, yanımda olmaları gereken anlar vardı, daha neler vardı. dünyalar kurduğumuz arkadaşlarımızın, hele o saf çocukluk ve gençlik yıllarımıza dayanan arkadaşlıklarımızın yitmesine bile dayanamazken, bir de gökte yıldız olduklarını düşünemiyorum. hayallerini bildiğiniz birinin onları asla gerçek yapamayacağını anladığınız anı da... anıların beyne savaş açtığı, soğuk savaş da değil, üstelik alıştıra alıştıra hiç değil, peş peşe misillemelerle kalbinizi tam on ikiden vurduğunu... son şansının, bir dahaki seferinin olmadığını. yüreğin yangın yerine dönmesi bu olsa gerek. rehberde olmuş, olmamış, bir yerlerde nefes almıyor ki artık!
(bkz: sevdiğin birini kaybettiğin gün yağmur yağar)