bugün

frankenstein

genellikle kitap ve karakterleri (canavar ve doktor), okunmadan önce enteresan geyiklere kurban gider. halbuki 'canavar' öylesine masum ve korunmasızdır ki, (dünya hakkındaki bilgisizliğinden dolayı) çoğu zaman okur doktora
karşı canavarın yanında yer alır. ona hak verir. bence mary shelley in de başarısı burda yatar. Doktorla beraber canavara söverken, bir bakmışsınız ki canavarla bir olmuş doktora ve insanlara isyan ediyorsunuz. Tam da bu noktada yazarın asıl niyeti ortaya çıkıyor: tanrı-insan ilişkisini eksen alarak doktor frankenstein-canavar ilişkisini karşılaştırıyor. Bir tarafta yaratıcı ama yarattığı varlıktan bi haber ve bilinçli olarak ondan kaçan, onu yalnız ve
tamamen korunmasız bir halde dünyaya terk eden, çağrılarına cevap vermeyerek, onu anlayamayan ve canavarın tehlikeli bir katil olduğunu düşünerek ona sırt çeviren doktor; tanrıyı temsil eder. öte yandan doktorun onu sevmemesi yüzünden acı çeken, yalnız (bildiğimiz anlamın dışında, hiç bir karşı cinsin veya hemcinsinin olmadığı bir yaşama mahkum kalan) bir hayata terk edildiğini düşünen, ve ünlü "Madem beni yarattın, neden yalnız bıraktın?" sözleriyle bu durumu noktalayan 'canavar-yaratık' adı bile olmayan şey, bu düşüncelerle istemeyerek de olsa cinayetler işler, dolayısıyla günahkardır; ve insanı temsil eder. Gerisiyse insanı hüzünlendirir, hiç de öyle çizgifilmlerdeki gibi ışık çaktı - doktor kaçtı - canavar çıktı- hay allah tarzında bir durum yoktur ortada. Okunmalıdır ,tavsiye edilir. En azından ben doktor frankenstein, ona buna inanmadan okunmasını şiddetle öneririm.