bugün

remeron

iki ayın sonunda beni patates çuvalına çevirmeyi başarmış ilaç. çuval diyorum çünkü iki ay boyunca yemek yemek ve uyumaktan başka bir şey düşünmez oldum. saat dokuz gibi yatağa koştum, akşamları asla dışarı çıkmadım, işte fırsat yakaladıkça uyudum, dişlerimi fırçalamadım, yatarken makyajımı temizlemedim, midem çöp kovasıymış gibi alakasız yiyecekleri birbiri ardına yuvarladım (çorba, üstüne çikolata, ardından makarna, sonra meyve, sonra lahmacun, sonra dondurma gibi). yüzü gözü şiş, suratı asık, bıngıl bıngıl ortalıkta dolaşan bir canavara dönüştüm. sözüm ona bu ilacı almadan önce major depresyon tanısı koymuştu çok bilmiş psikiyatrist. azıcık itiraz etsem sen hastasın diye susturuyordu kendisi. dışardan görüldüğü kadar kolay olmadığını, tedavinin sabır gerektiren uzun ve zorlu bir süreç olduğunu sürekli telkin etti ve bol keseden remeronları reçeteye yazdı. hatta kendisine eşantiyon olarak verilen remeronları da bana hediye etti. iki ayın sonunda kafama sanki saksı düşmüş gibi kendime geldim ve ilacı kullanmayı aniden bıraktım. doktora da gitmedim üstelik. biliyorum yaptığım yanlıştı ama böyle pis bir hayat yaşamak da bana göre değildi. ilacı seneler var ki kullanmıyorum. aksine gayet de iyiyim. ama leş bi hayat yaşarak nasıl depresyondan kurtulunur hala merak ediyorum doğrusu.