bugün

kadın erkek eşitliği zırvası

zırva olduğu doğrudur. nasıl doğrudur?

memleketimizde hakim olan erkek kadından üstündür, erkeğin sözü geçer inanışlarının altında sessiz sessiz yaşayam bir kadın hakimiyeti var.
erkekler potansiyel nuri alço, bütün kadınlar masum köylü kızı emine olarak görülür. sokakta yanınızdan geçen bir bayan "aiiyy sapııık" diye bağırsa linç edilirsiniz. çünkü kadın üstündür, haklıdır da dolayısıyla.
evliliklere gelelim. iki eşin de çalıştığı bir aile düşünün. sevgili kadınlarımız ev işlerine gelince eşitlikçi ve modern aile yapısına kaykılmakta, erkeği bu işlere yardım etmekte zorlamaktadırlar. fakat aynı kadınlarımız dışarı çıkıldığında aniden geleneksel tarza bürünüp hesapları erkeğe ödetmekte, kavgaya gürültüye, ağır iş yapmaya erkeğin omzuna yüklemektedirler. evet kadın erkek eşit değildir. kadın her halükarda üstündür. keyfi bilir, istediği gibi davranır.

eşit şartlarda değiliz. eziliyoruz, hor görülüyoruz. feminizmin modernizm adı altında yutturmaya çalıştığı haksız hayat paylaşımının çarkları arasında yaralanıyoruz.

düşünün şimdi. feminizmin yaptığını canlandıracağız kafamızda. erkek egemenliği yarım bardak dolusu sıcak su olsun. ve feminizmin propagandaları da eşitliği sağlamak adına bardağa katılan soğuk su olsun. sütyen yakmalarla, kozmetik ürünleri çöpe atmalarla başlayan bu kontrolsüz yayılmacı eşitlikçilik(!) baktı ki sınırlar yok önünde. ve iastediği gibi at koşturmaya başladı. bardak ılıklaştı. eşitlik sağlandı. ama hâlâ soğuk su eklenmeye devam ediliyor feminist marjinal sürtükler tarafından.

topuklar altında çiğneniyoruz. ve sesimiz çıkmıyor. maskülizm/maskülenizm diye bir şey olduğundan, olabileceğinden habersiz hemcinslerimiz. erkeğin toplumdaki konumu ve statüsünü konuşmaya yanaşmıyor kimse.

dur deyin bu harekete. dur deyin bu eşitlikçi görünümlü erkeği sindirme, silikleştirme akımına. cinsine sahip çık ulan.

teşekkürler cem şancı. teşekkürler hıncal uluç. teşekkürler sinan akyüz.

(bkz: genç bayanlar rahatsız)