bugün

eski platonik sevgili

En feci platonik sıçışlarım diye bir yazı yazacak kadar zatı alimde çok alan kişiler.

En feci platonik sıçışlarım

Bu listeyi oluşturma amacım geçmişteki hatalarımı görmek bunlardan ders çıkarmak sorunun ne olduğunu az da olsa bir şekilde bulmaktır. Bazı şeyleri anlamak için önce yanlış yapmak hatalar konusunda usta olmak gerekir benim de bu konularda hatırı sayılır bir başarısızlık deneyimim olduğu için hataları çözersem neleri yapmamam gerektiğini çözerek belki da mutlu sona bir gün ulaşırım. Anlatılan hikayeler özneye göre değişebilir bu yüzden bu hikayelerin gerçeği değil de benim gözüme görünen şekli anlatılmıştır. Abartmalar aşağılamalar gerçeküstü bir anlayış sezilebilir.

En çocukçası : bayan pembe yanak
ilkokuldaydık. Sürekli tepiştiğim kavga ettiğim tartıştığım peşinden koştuğum bir kız vardı. Çocukluk platonikleri böyleydi. En fazla kiminle dalaşırsan ona yanıktın. Komşumuzdu hala daha öyle ama seneler geçmesine rağmen bu kızla hiç rastlaşamam çok ilginç. Şimdiki dönemin tersine o dönem sanki kader bizi hep bir araya getirirdi. Kuralarda, 23 nisanlarda, oyunlarda, beden derslerinde, şiirli törenlerde hep patnerim olurdu. 23 nisanda dansı bırakıp birbirimizi tekmelememizi hala daha unutamam. Bir de bu kızın yeğeniyle olan güzel ilişkimi ( ki yeğenin diş izleri hala daha kolum durur)
Sarı kapişonlusunu tavşan resimli kırmızı çantası gülerken çizgi çizgi olan yanaklarını kısa güzel kahverengi saçlarını pembe şirin suratını o güzel gülüşünü hep anarım.
Bu platonikte de engellerle doluydu. Birinci engel o zamanın brezilya ve arabesk dizileriydi. Bir adam iki kadın arasında gel gitler yaşıyordu ve ben da bunu denemeliydim. Sonuçta sınıfımıza bayan esmer geldi. ilk günlerden bir şeyler belliydi. Bayan esmerle de yaptığım bir kavgadan sonra öğretmenine yanına kadar çağrıldım. Bu kavgamıza rağmen bana en şefkatle yaklaşan kızdı bayan esmer. Başka hiçbir kızın onun kadar yüzüme güldüğünü benimle konuşurken sevindiğini bu denli gözlemleyemedim. Sınıftan bayan esmer beni seviyor diye tempolar tutulmaya başladı. Neticede iki kızı da seviyordum ikisine de yavşamaya başladım hem de çocukça. Aşk üçgeni oyunum dışında birde düşman rakibim vardı. Bay siyah özenti bu çocukda pembe yanakın komşusuydu ve durmadan ona sulanıyordu. Bir gün mutlaka evleneceklerinin planlarını yapıyordu. Ancak pembe yanakın onunla hiç ilgisi yoktu ama yine de hep bir engeldi. Yıllar sonra yaptığım araştırmayla pembe yanağa o kadar yakın olmasına rağmen hiçbir zaman aralarında bir şey olamadığını öğrendim ve kompleksli bir şekilde sevindim.
Müzik derslerinde flüt çalamam nedeniyle müzik öğretmenimiz arkadaşınıza kim yardım yardımcı olmak ister sorusuna sınıftan sadece ikisi el kaldırmış ve bendeniz kendisini ölü ozanlar derneği filmindeki son sahnede gibi hissettim. (bkz: kara murat benim) Bu ikisi tabiî ki de bayan pembe yanak ve bayan esmerdi.
Olanca gücümü topladım ve aylardır yılbaşında benim dans edermisin sorusunu kendime şaşılacak şekilde bayan pembe yanaka sordum. Güldü ve sonra hayır be dedi. Bu, kadınlarla olan ilişkilerimi anlatan, karşı cinsle hayatımın kilit esprisidir.( Freud'un da dediği gibi Beni bile kabul eden bir kulübe asla üye olmazdım ve artık her istenmediğim kulübe bacadan girmeye çalışacaktım)
Hayatımdaki ilk resmi red edilişimden sonra rotayı başkalarına çevirmek zorunda bırakıldım.
Yıllar sonra bu kızın durumunu merak edip annemlere sorduğum da hala buralarda oturduğunu üniversiteye gittiğini duydum ve bir umut duydum ta ki facede sevgilisiyle fotosunu görene kadar. Nişanlı duruşu tarzında çekilmez bir fotoğraftı iğrençti bir fotoğraftı kızın eski gülüşü bile gitmişti. Boyuna göre balık etli sayılırdı ama hala bir tarafı çekiciydi yüzündeki kalıp maske şeklindeki boya ise onu maymun güzeli etmeye yetmişti.

En semboliki- pamuk prenses ve cadı :
Okulda bir öğretmenimiz tiyatro kolu için bizi çağırmıştı. Pamuk prenses oyunun mezuniyet töreninde sergileneceğini duyunca okulun tıfılları olarak prens rolünde şansımızın olduğunu düşünüyorduk ama prens tipin tekinin oldu. Daha da kötüsü cüce rolüyle sadece bir figürandım. Rolümün adı bile yoktu ilk işim cücelerle örgütlenerek bir birimize karakteristik isimler koymak oldu. Ben tabiî ki sinirli yani obsesif cüce oldum. Seçilen prensesinde pek bir şeye benzememesi nedeniyle içim rahatladı ama o cadı yok muydu çekiciydi yau . Yasaklar daha o zaman çekici geldiğini belli etti.
Prenses yerine cadı seçişim ve sonrası olanlar benim karşı cins hayatımın hep yanlış kıza gitmelerimin özeti gibi; Benim sorunum da bu galiba.
Neyse işte gün geldi oyunu sergilemeye cadı emeline kısa süre de olsa ulaştı ama salak prens gelip prensesi öpüp alternatif tıp mucizesiyle prensesin hayatını kurtarır. Ve cüceler cadıyı linç girişimine başlar okulun basketbol sahasının etrafını iki defa turlarlar ve cadı kaçar. Bu tabii senaryodaki kısmıydı. Üstün doğaçlamamla cadının daha koşmasını beklemeden girişmeye başladım tekmelerimle sonra cadıyı tutmaya çalıştım biraz benden kurtulur gibi oldu yalpaladı ben tam gaza geldim rolümün hakkını verirken cadının pelerinine bastım ve kaçmasını engelledim. işte nefretli sevgi. Artık bana sana salak demeyi bile bırakmıştı cadı küfürler etmeye başlamıştı. işte karşılıksız sevgi. Öğretmenler araya girip beni cadıdan zorla ayırdı. işte ulaşılmazlıktan doğan sevgi. Hayatımdaki ilk tiyatro oyunumda hüsrana uğradı ama ileriki hayatım için sembolik olarak iyi deneyim yaşamış oldum. işte sevginin tüm modlarını tiyatro oyunuyla böyle yaşadım.
Aşkın nefretten veya ulaşılmazdan beslendiği hep söylenir hep ama bunu ikisi bir ada bu yaşta görmek acayiptir.

En şansızı: bayan esmer
Bayan esmer en yanlış zamanda karşıma çıkmıştı onunla lisede tanışmayı çok isterdim
Yıllar sonra okuldan eve gelirken yine onunla karşılaştım. Sıradan karşılaşmalara göre gayet uzun ve samimi bir kısa sohbet yaptık. Telefon numarısını istememekle belki de aptallık ettim. O zaman şimdiki gibi facebook da olmadığı için hala kayıp. facebok hesabını bilsek de eklesek.

En fast foodu: bayan gizemli
Kızlar yeni yeni meydana çıkmaya başlamıştı en azından bizim için. Genelde ilk görüşte hoşlanmaya inanmam tanıdıkça severim ama bu sefer öyle olmamıştı. Bir bilgi yarışması için akm'de toplanmıştık. Yarışmadaki rakip okulun bayağı dişli olduğunu biliyorduk. Bilgi yarışmasında yarışmacı değildim belki ama 1 seyirci olarak doğru kişi bularak ( fantastik çocuk aklı) durumu lehime çevirmeyi deneyebilirdim. Ve denedim de … Yeni okumaya başladğım mizah dergilerindeki kelimeleri kullanarak sıcak bir hava yarattım ve yarışmada sorulan birkaç soruyu bildiğimi belirtecek sikindirik bir tavırla hava atmaya çalıştım ( daha doğrusu ilk defa esprilerle sıcak hava yaratmaya çalışarak bir kıza yavşadım) ben merdivenlere oturmuştum o ise koltukların en kenarına oturmuş şaşkınca yavşak gösterimi izledi biraz güldü de onların okulunun bilgi yarışmasında puan kazanıp bizi okulu geçmesini sinsice bekledim ve onların okul puan olarak bizim okulun önüne geçince adi fair play (kelime oyunuyla ironi yaptım anlayınız) planımı devreye soktum. Yanına yaklaştım tebrikler galiba bizim okulu ezeceksiniz dedim ve hahaha diye yayvan, samimiyetten uzak bir kahkaha attım. Daha sonra planın son aşamasını bekledim yani bunca yavşamanın meyvesini toplayacak o soruyu sordum hayır telefon numarısını istemedim sadece adını büyük bir heyecanla sordum evet iflah olmaz şapşal plan manyağı bir romantiğim ve maalesef heyecanlanınca karşısındakinin ne dediğini bir defa da anlamayanlardanım. Bu yüzden bu kızın adı hakkında net kesin bir bilgim yok adını ikinci defa soruşumda ( maalesef üçüncü defa adını söylemesini isteyemedim çünkü kıroptal sunucunun arkdaşlar sessiz olurmuyuz adlı o zaman da kullanılan klişeye bayan cümlesini duydum) kulak misafiri olan arkadaşlara ve kendime ( ki kendime hatun konularında asla güvenmem ki bu en iyi güvencemdir ) adının 2 alternatifden biri olduğunu düşünüyorum ve yıllar sonra bile facebookun arama motorundan medet umarak bu iki alternatifli tüm isimleri görmeye çalışıyorum. Neticede bu bilgi yarışmasının üzerimdeki sihri 2 hafta feci sonrası kayıp bir kıza yardırmanın sızısı geçti takıntısı kaldı.

En sadece nefrettisi : bayan kaltak
Okulun ilk günleriydi. kızın teki birkaç defa yanıma gelip sorular sormaya uzaylı beni tanımaya çalışıyordu. Okulun ilk ettiğim kavganın da etkisiyle üzerimde alınmamış bir hava vardı itiraf ediyorum. Okulun ikinci haftasından sonra nasıl bir ucube olduğumu anlamış olacak ki o da beni alay bile etmeyenler kervanına katıldı.
Beden dersinin olduğu bir gün beni çok kuvvetli bir şekil arkamdan birinin ittiğini gördüğüm savurduğum tekmenin kızın yumurtalıklarına gelmesi üstelikde beden dersinin üniforma giymemesi ve o gün derse katılmaması ( o günlerde kızların bazen beden dersine neden katılmadıklarını yeni yeni anlayan benimde o tekmeden sonra eğer öyleyse çektiği acıyı düşünmek bile iç çekmeye neden olucu) tüm ihtimalleri sonlandırdı. O kızın akılsız başının cezasını yumurtalıkları çekti. ( öyle bir acıydı ki bet gazetelerinden başka bir şey ilgisini çekmeyen beden eğitimi öğretmeni bile gördüğüm kadarıyla bu acıyı içinde yaşadı iç çekiş sahnesi hayatımın film şeridi sahnelerinde hep aklıma gelir. )
itiraf ediyorum bu kızdan hiç hoşlanmadım sadece fiziksel bir ergen çekimiydi benimkisi. Ve yine itiraf ediyorum ben bir hayvanım. Bu listeye alma sebebimse sevgi ve nefretin aslında kardeş duygular olduğunu bir kez daha notlamaktır.

En materyalisti: bayan kuyruğunu sol omzunda toplayan
O zamanlar sessiz cool takınan çocuktan çok uzaktım derslere gereğinden fazla katılan durmadan parmak kaldıran saçma sorular sorarak şov yapan parazit öğrencilerden biriydim Yani soysaldım o zaman ama yine salaktım yine hayvandım yine yine iflah olmaz bir romantiktim yine bir sevgi eşeğiydim Durmadan derse katılıyor, cidden zeka yüklü espriler yapıyordum dış dünyayla bir uyumum vardı en azından benim sandığım kadarıyla öyleydi.. Önümde oturan kıza yazılmaya başlamıştım. Geriye dönüp baktığımda bu kız yazılmaya çalıştıklarım arasında en güzeli en mankeniydi. Esprilerime aha aha diye gülüşünü arada flash backlerle yaşar kendisini durmadan anarım. En azından iyi espri yaptığımı söyleyen en çekici kızdı. Saçını kuyruk yapıp sol omzunun arkasında tutması unutulmazdır. Bütün sınıf ona yazılmaya çalıştığımı durmadan yaptığım esprilerin salakça bir yavşama nedeniyle neler olduğunu biliyordu. Arada o kızla adımın yan yana geçmesini sağlayan arkadaşların aşk esprilerinden bile zevk alıyordum. Sınıftaki sıralara bir kız bir erkek oturtulmasının öğretmen tarafından seçilmesi benim açından piyangoydu artık onunla ayni sırayı paylaşacaktık. Ama bu sıra arkadaşlığı bu işin imkansızlığını öğrenmemi sağladı. Naled olsun ki kız çok güzeldi ve bana bakması imkansızdı mutlaka biri salacakdı ve bağlayacaktı. Gelecek senede sınıfın bambaşka köşesine savrulup gitti. Bu sevdadan böylece vaz geçtim amma telefon numarısına sahiptim bu bile güzeldi o zamanlar.

En kaçılanı: gazeteci
Kamp için gittiğimiz Türkiyede oda arkadaşlarım sürekli tatil aşklarından bahsetti. Hep hayal kırıklığı ve üzüntüyle son bulduğunu söyleyip bir anlaşma yapmayı önerdiler. Bu anlaşmaya kimse kampda bir kıza tutulmayacaktı. Sabahları kapmdan sonra gazete okuma saatlerinde 3 defa ayni kız yanıma oturdu. Tabiî ki de amacı aşk değildi sadece sohbetti lig fiksürünün ne zaman çıkacağını ilhan mansızın sakatlığının geçip geçmeyeceğini bu sene kimin şampiyon olacağını soruyordu bana. Bense alnımdan soğuk terler dökülerek cevaplıyordum fobi işi iyiden abartmıştım. Kızın yanında 3 sabah kaçar gibi ayrıldım kız davranışımın nedenini belki de hiç anlamamıştır. Ama nedeni açık iyi bir tırsaktım.
En neden olmadığı merak edileni: bayan ruheşi dişçi
Hayatımda hiçbir kızın duygusal olarak bana benzemediği kadar bana benzeyen bir kızdı. Olaylar karşısında tepkileri, hayal kırıklıkları, komplekleri, zevkleri, benden önce yaptığı ayni espriler, hayat görüşü, kullandığı özel kelimeler ayni bendi. Sanki birbirimizin içini okur gibiydik. Şaşılacak derecedeydi. Bir süre sonra bu benzerlik sıkmaya başladı ve samimi gelmemeye başladı. Daha sonra karşılığı gelmeyen mesajlarım ve çaldırmalarımla kendimi telefon başında bekler buldum. Ve sonuç yine hüsrandı. Nedenini hiçbir zaman çözemedim felsefik bir açıklamam da olmadı belkide ben ben olduğum için sıktı bir şeyler bizi .
Nihayetinde kendime benzeyen bir insanla asla olamayacağımı anladım. Çünkü ben kendimden nefret ediyordum ve kendime bambaşka bir ben ve bambaşka birileri lazımdı.

En inatçısı- bayan playgirl :
Dişçi hezimetinden sonra bana hiç benzemeyen bir kız bulmalıydım. ilk defa bir kız beni zorla yemeğe davet etti (o zorlamasına şaşkınla ertelediğim için sonraları bu yemek için çok çabaladı ama bu seferde o istemedi ) . ikinci defa bir kız telefonda sesimi dinledi gizli numarayla olsa da. Sesimi herhalde son defa 1gız dadlı buldu. Bu kız benden en farklı kızdı. Hiçbir ortak özelliğimiz yoktu ama saatlerce farklı konulardan sohbet etme olanağımızda doğuyordu. Tanıdığım en inatçı insanlardan birisiydi. Günde bir defa dişlerini fırçalamasıyla ve diğer çeşitli şeylerle alay ettiğim için yani ben olduğum telefon numarasını söylemeyi hep erteledi ama gizli numaradan aramaya devam etti. Telefon numarasını alamamak benim için gurur meselesiydi başlarda anlattığı erkek arkadaş hikayeleri playgirl çekiciliği salgılıyordu ama daha sonra kızı alaya almaya başladım doğum gününden 1 hafta evvel tel. No.sunu durduk yerde söyledi ama yazmayı bile düşünmedim çünkü bazı şeylerin daha kolay olması gerekiyordu. Aklımda olan soru neden onunla olmadığı değil neden telefon numarasını vermek için bu kadar zaman bekledi.
Sonunda bana öğrettiği o olmasa beklide hiçbir zaman öğrenemeyeceğim mr lonely şarkısıyla her zamanki yalnızlığıma devam ettim.

En vurgunu: çizmeli kedi

En sonunda bir daha hiç mutlu olamayacağımı düşündüm
Her şey değişti, onu gördüm
Ve mutsuzluğum tescillendi
Onu gördüm ...
Onda kendimi, hayallerimi gördüm.
" Lütfen yapma böyle,
bir gün seni hak eden birisini bulacaksın" deyişini duydum.
Beni istemeyip gidişini gördüm.

Onu görür görmez diğerlerinden çok farklı bir güzelliği olduğunu anladım. Gördüğüm en şeker insandı ama sadece görünüşle açıklanamaz bu. Tavırları, mimikleri, zekası, hafızası aklımı başından aldı. Ondan önce hiç mutlu olmamış gibiydim.
Çizmeli kediyle tanışmam: Onunla kaynaşmam wonderful tonight şarkısını dinlediğimi görmesiyle başladı. Daha sonrası malum ama ne ironiktir ki şarkıyı yıllar sonra onun için yazıldığını, şarkıda dediği gibi onu ne kadar çok sevdiğimi hiçbir zaman anlayamayacağını kavradım.
Neden Çizmeli Kedi: Çünkü tiyatrocu olmak da hayaliydi. Ve çizmeli kedi rolünde oynamıştır tiyatro kolunda bir arkadaştan öğrendim rolünün ismini hoşuma gitti. Kedilerden nefret etmesi de ironikti.
Daha önce hiçbir kızla edemediğim sohbeti edebileceğim tek kişiydi. Futbol, magazin, edebiyat, sinema, müzik vs. Onunla konuşacak şeyler hiç bitmeycek gibiydi.
Trt avaz konusu: Bir gün tv kanallarından programlarından bahsettik. Bana daha önce trt avazı benim gibi bilen biri olduğunu bilmezdim dedi. Dünyalar benim oldu. ileriki günlerde hep trt avaz konusunu ona esprimle vurguladım

En sevdiği şarkı: O şarkıyı günde bin defa dinlemeye başladım. Üstelik mor elbiseli sevimli fotosuna bakarak durum artık iyi değil.

Neden O'na tutuldum?
1 Çünkü sorunlu çocukluğumdan beri ilgiye açtım insanlık niyetine en ufak ilgi gösteren birine kazık atmasam olmazdı.
2 Hayatımda gördüğüm en çekici en şirin en güzel kızdı. Görünüşü için hiç çaba harcamaz gibiydi bu da ona değişik bir zarafet katmıştı sanki doğal güzellikti onunkusu.
3 Başka bir kız yeni çıkan rock albümünü indirirken benimle o ayni heyecanı zor duyar
4 Beni zekasıyla hafızasıyla büyüleyebileyen tek kızdı.
5 Bir tarafı kızkardeşim gibimdi. Aşırı yardımseverdi.
6 Aq ne olduğunu bile geçen sene öğrendi ve ben buna şahit oldum. Safcık yau.
7 Yalan söylemeye çalıştığında veya utandığında yüzü kıpkırmızı olurdu.
8 Ve en önemlisi onunla yıllarca bir yerde kapalı kalsam hiç sıkılmazdım hep konuşacak bir konu bulabilirdik. Çok ortak zevkimiz vardı. Daha doğrusu öyle inandım. Her sevdiği şarkı benimde favorimdi. Müzik zevki şahaneydi.
9 Çocuk ruhluydu yaramazdı ama şımarıklık bile ona yakışabilirdi. Yaptığı her işten zevk alma gibi yeteneği ve yaşam sevinci lazımdı ve bu bende yoktu almak lazımdı.
10 Gülünce burnu daha da uzardı saçları gülüncü çizgi filmlerdeki gibi dikilirdi.
11 Onu çocukluğumdan beri tanır gibiyim gerçi ilkokul arkadaşımdı (bkz: küçükken aşık olunan kıza büyükkende aşık olmak)
12 Show tvnin gıcık magazin muhabirinin ismini bilen benim dışımda tek gençti belki de.
13 Ona da dediğim gibi ben nefretle yaşayan bir insandım ama bir kız 10 saniye çevremde olunca ilk defa böyle delicesine bir mutluluk yaşadım.

Onu başkasıyla ayni arabada görünce: Bu bile delirmeme yetti emindim aralarında bir şey yoktu ama bu şiirle olanlara sitem ettim.

Araba
Evet, bilirim araba içidenki
Her kız çekici olur
ama sen o an bir başka gözüktün
kalbimdeki yerindendir belki de

Evet, bilirim seni görünce dumur olunur hep
Ama bu seferki yan koltukta oturan
Orman kibarındandı belki de

Sen xxx şarkısını bilir miydin?: Bu soru hep sohbetlerimizdeki anahtar soruydu. Bal gibiydi bu soru. Bir gün sana bir ingilizce şarkı atsam dinler misin sözleri manidar diye sordum. ( Sözleri To die by your side. Is such a heavenly way to die. Şeklindeydi ve ona yazılmıştı sanki ) Cevabı netti. Hayır dedi , istemedi, ipine takmadı beni. Şarkı elime gözyaşlarım suratıma patladı.

Ne güzel demiş oysa cemal süreya : tek yanli ask kisiyi nasil aptallastiriyor
nasil unutmusum senin bir baskasini sevdigini

Gey taş teorisi: Bu teorime göre erkek bir taşı tavlamam bile daha kolaydı. Önce taşın insana dönüşmesi sonra cinsiyet değiştirme olasılığı bile daha kolaydı bu sevdadan. En sevilen 20 şarkıyı ezberlemek taşı bile kandırabilirdi çünkü.

Eric Claptonunda dediği gibi "Sevdiğim insanın benle bir ilişki istemediğini bilmek beni ona bağlardı" ne de olsa eric de sorunlu bir çocukluk yaşamıştı.

Bizarro / bay terli : Çizmeli kedi de artık değişmeye başlamıştı. Daha süslüydü, daha bakımlıydı, daha bilmişti kendine güveni de artmıştı sanki, gözlerime kalem çekmeye , giyimine özen göstermeye başlamıştı. Bellki hoşlandığı başkaları vardı. Bir gün romantik ablayla konuşmalarına şahit oldum. Romantik abla sende ondan hoşlanın şimdi inkar etme dedi çizmeli kediye. Çizmeli kedi da utangaç bir gülücük atıp kaçtı. Bahsi geçen kişi zamiri ben olmadığım için doğal olarak dünyam karardı. Bunun üzerine arkadaşlarla içkinin gözüne vurup nevizade gecelerini onlarca defa söyledim.
Çok pis platonik yazdırmıştım ki o çıktı. Bay terli o benim tam tersim gibiydi ama bir o kadar bana benzediğini fark ettim.

Bizarrolar dünyası teorisi: Bizarro süpermen'in uzaydan gelen çarpık klonudur. Bizarro dünyası bizarro-superman'in yaşadığı küp şeklindeki gezegendir. Süpermenin , garip klonlarını barındırır. Mükemmel şeyler yapmanın suç sayıldığı bir ortamdır. Tabii ki tüm aletlerin ve doğanın işleyişi ters ve gariptir.Özetle Bizarrro süpermendeki bir düşman karakterdir. Tüm güçleri benzerdir. Ama bir o kadar da ona zıttı. Gücün kötü tarafındaydı süpermeni öldüren taş onu güçlendirirdi. Ve ayni kıza yanıktılar. Bir bölümde bizarro gerçek dünyaya iner. Süpermenin sevdiği kızı ayarlar. Tıpkı bizim durumumuzdaki bizarro tıpkı benim gibi fazla konuşmayı sevmeyen biriydi, ağzının tadını bilen biriydi kız seçimlerinden, arkadaş seçimlerinden bu belliydi. Bu benzerliklerdi. Ama bir o kadar bana zıttı mesela arabalardan anlayan, turuncuya oy atan, terleyen bir insandı. Ek olarak kinimi su yüzüne çıkarmak için: sürekli terleyen, elleri ıslak,zevksiz bir nike şapkaya sahip, göğüs kılı çizgisi boğazından başlayan bir yapışkandı.
Bizarro park yerimi sevdiğim kızı her şeyi mafetmişti. Sıra arkadaşlarımdaydı. En iyi arkadaşlarımla sanal dostluklar kurmaya başlamıştı bile.

Özenti olan cücüklü ayı arkadaşımın face albümlerini beğenmişti. Bu cücüklü ayıyı tavlamasına yetmişti.
Bizarronun çizmeli kediye bakması bile onu langırt masasına gömme planları kurmama neden oluyordu. Bizarroynan arkadaş olan arkadaşlarımdan rapçi ayı, cücüklü ayı ve tombiş ayıya durumu anlattım. Bizarrronun ağzını aramalarını istedim. Sonuçta tahminim doğru çıktı. Bizarro da çizmeli kediden hoşlandığını itiraf etmiş. Hislerim yine doğru çıktı.
Cücüklü ayı bizarrodandı artık. Tavlanmıştı. Bir dertleşmemizde bana üzülme gardaş bizarro buranın en iyi oğlanıdır senden de benden de iyidir hak eder o gızı çizmeli kedi yaşadı en iyi oğlancıynan çıkacak dedi. Bunun üzerine süper-cinnetimle cücüklü ayıya saydırdım aylarca konuşmadık.
Artık bizarro vardı. Ve artık bu sevda imkansızdı. Ama yinede yıllar sonra böyle bir kıza duygularımı söylemesem pişmanlık çekeceğimden yine yazılmaya başladım. Yavaş yavaş ve derinden bir yazılıştı bu. Ama yavaş yavaş belli ettim bazı şeyleri. Hislerimin yüzde onu kızı kaçırmaya yetti.

Jerry teorim: Bana göre o tom ve jerrydeki jerry idi. Komikti eğlenceliydi sevimliydi zekiydi ama kendisiyle uğraşanı pişman edebilirdi şımarıktı yaramazdı ama şımarıklık bile ona yakışırdı. Bu durumda tom da ben oldum tabii. Ve kafamın üzerine hayal dünyamda az çivi çakılmadı.

Ah be brütüs: Brütüs şems benim de onun da arkadaşıydı ama kronolojik olarak benim daha iyi arkadaşımdı. Çizmeli kediyle artık çok iyi arkaştı. Bizarroyla da arası iyi değil bir gün onun bizarroynan çizmeli kedinin fotoğrafını çektiğini duydum. Fotoğraf müdüre hanımın doğum günü için yapılan bir sürpriz içindi . fotoğrafta bile yan yana olmalarına tahmül edemedim ve bunu yazdım.
Ey fotoğrafçı şemsettin siktiri boktan bir foto çektin
Ruhumun morallerini fillere dikdirdin

Ah be müdüre Hanım: Çizmeli kediyle müdüre hanım koridorda yürürken önlerindeydim. Müdüre Hanım sen elinden geleni yaptın onun için söyleyeceklerini söyledin dedi çizmeliye. Önlerinde ben vardım ve ortada galiba yine bir oğlan mevzusu vardı. Üstelik önlerinde ben vardım ve duymama bile aldırmadan o oğlandan bahsettiler, kırıldım. Müdüre hanımın benim olayımdan haberi bile yoktu gerçi ama bizarroyu da sevdiği her zaman görülebiliyordu. Müdüre kafa arkadaşım ama onu da kaybetme olasılığı korkutucu.

Son darbe: Ona yazdığım şiiri sonunda atabildim. Son darbeyi vurma zamanım gelmişti artık bir saniye daha içime atamazdım. Onun yanında çok mutlu olduğumu hep yanında yaşlanmak istediğimi , diğer tüm insanlardan zamanla sıkıldığımı ilk defa bir insandan hiç sıkılmayacağımdan emin olduğumu onun yanında yeniden canlandığımı ima ettim. Gerisini anlayacak kadar zeki bir kızdı. Onun benim için ne kadar özel olduğunu anlamıştı. Lütfen böyle yapma dedi tahmin ettiğim gibi. Bende hiç devam edecek gibi olamadım. Galiba bana rastlaştığımızda kusacak sarhoşların gözündeki ifadeyle bakmasından olsa gerek. Evet yine bir kızı iğrendirdim. En kötüsü ise benim için o çok marjinalken onun için hep sıradandım doğum günümü arkadaşça bir mesajla bile kutlamak istemedi. Düzelteyim en kötüsü onun beni istemediğini anladıkça ona daha çok takmamdı.

Anne karnındaki bir bebek pozisyonunu alıp saatlerce ağladığımı anlatmam üzerine Durumu yeşil gözlü orman ayısı özetlemişti: "gene mi olumsuz? Bu da böyle bitti yani gene ? Bu kızları boşver bu kızlardan bir bok anlamaz sevgiden "

içkili bir gece dertleşmesinde Durumu cücüklü ayı bile anlamıştı ve o da artık arkamdaydı ama artık bir bok yoktu : " vay be o gadar çok isterdin yani olsun ? " diye durumu özetledi.

Bay terliyle çizmeli kedi artık iyiden yakındı. Durumu köfte dudaklı ayı özetlemişti. " vay be oğlum Bir kıza salasın dedin kızı hayatının çapkınlıklarına sürükledin bunalımdan bunalıma götürdün yazık la kıza" bu andan sonra ağzımdan sakız düşecek şekilde ağlama tekniğini daha da geliştirdim. (bkz: Ağladım, Çok Ağladım. Ağlarken Sakızım Ağzımdan Düştü)

Çizmeli kedi krizimin tuttuğu bir gece arkadaşlardan birine yine bir şey duyarsan söyle diye yalvardım. Sıradan bir gecede durumu yine cücüklü ayı özetlemişti: " daha bıkmadın be gardaş?" hayır bıkmamıştım. Takıntım bana yeterdi.

platonik aşkın telefonla konuşurken gülümsemesini görmek: Çok kötü. 1 saniye de olsa telefondaki insanın yerinde olmak yeterdi. Telefonun diğer ucundakinin ne söyleyip bu kadar gülümsemesini sağladığını hep merak ettim. Bir de graham belle bol bol küfrettim. Telefonu icat edip beni dumurlara sürüklediği için.

platonik aşkın ders notlarının fotokopisiyle ders çalışmak: O gün onu gördüm deli gibi el sallayıp selamlar verdim. Ne aptalmışım son darbeyi unutup selam verdim. Oysa bu kadar gurursuz değilimdir. Sadece hayırı unuttum. Bir çocuğun öğretmenine selam verirken deli olması gibi bir çıldırışıydı. Tabiî ki yüzüme bile bakmadı. Görmemezlikten geldi etrafına bakındı. Köfte dudaklı ayı ve jade ile fotokopi çekerken birden ders notlarının bazılarının ona ait olduğunu öğrendim. Jade başka kızın notlarını çek istersen dedi ama sorun değildi. Ders notlarını okurken çok değişik durumlara girdim. Takıldığım yerleri, okuyamadığım yazıları ona sormak istedim sonra aklıma yüzüme bakmayışı geldi. Ağladım. Hayalleri kenara bıraktım. Yazım yanlışları bulup alay etmeye çalıştım. Sayfanın kenarlarına hoşlandığı kişinin başharflerini yazıp yazmadığına baktım belki özel hayatıyla ilgili bir ipucu bulurdum olmadı.

Onun bizarroyla langırt oynaması, masada sohbet etmeleri: Pis seri katil olası zamanlarımdı. Bizarroyu langırt masasına gömüp kafasını vura vura parçalamak istedim. Hannibal'a özendim gene. Fena olmazdı oysa. Okulun bahçesine bizarroyu gömmeyi hayal etmem bile mutluluk vericiydi. Bizarro ve onun ayni takımdan olup gol atınca çaktıkları an galbim osurdu. Masada sohbet ettikleri an arkadaşlarım zor sakinleştirdi. Atlatırsın koç dediler ama bizarronun mide boşluğuna bir yumruk atsam, saçlarını yolsam fena mı olurdu?


Alıntı ile anlatmak gerekirse: Üzülmemin sebeplerini düşündüm biraz. insan çok sevdiği birisini kaybedince (bence) birkaç şeyden dolayı üzülüyor. Ben artık onunla bi şeyler paylaşamayacak olmama üzüldüm. Kumda kendisini temizleyen bir serçe, suyun dibinden giden bi balık sürüsü gördüğümde artık gösterecek kimsem yok. Çok yalnızım. Ama arkadaşlar iyidir, beni yalnız bırakmıyorlar. Yalnız kaldığınız her an bi takım anılar çıt, çıt ya da güm güm şeklinde kafanızın içinde patlayıveriyor. Geceleri uyumak çok zor.
Sonunda yazdığım esinlenmiş şiirlerle gene mal gibi dımdızlak kala kaldım. Özgüvenimin de sıfırlanması cabası; Bazen neden olmadığını çözer gibiyim ama sonunda yine efkarla flash backleri attırıyorum. En azından gerçek platoniğin dibine vurdum. Durumu en iyi köfte dudaklı ayı özetledi: "qaz kız sana gel da bana aşık ol demedi sen yarattın bu şeyi "

Benzetiyorum

Artık sen yoktun
Ve ben
enseme konan sineği
topraktan yeni çıkan çiçeği
ağaçtaki ekşi bir eriği
peşimden koşan -sen sevmesen de- yavru bir kediyi
gıcık herif messiyi bile
sana benzetmeye başladım.
.....................
Çünkü benim görsellerimde tek kayıt sendin
Sanki diğer her kız Yıldız Tilbe gibi
Nasıl desem... Ben ayıkken bile güzeldin
.....................
Elbet bu "ota boka benzetmeler" geçecek
Hiçbir şey kaybolmuyor sadece alışıyorsun bu da bir gerçek.