bugün

bacheha ye aseman

ya da cennetin çocukları.

bir çift ayakkabının öyküsü. evet majid majidi'nin o sanat ve dram dolu filmi. iran sineması'ndaki şu küçük çocuklara hastayım. filmi az önce izledim ve bu gecenin sessizliğine karıştırıyor insanı.

zehra ve ali'nin öyküsü ayrıca. yaşamın mücadelesi. ali'yi amir farrokh hashemian oynuyor. ali'nin babasını; reza naji ve masum küçük kız zehra'yı da bahar seddiqi.

ali ve zehra'nın kardeşlik duyguları muazzamdı, baya baya etkilendim. kardeşlerim olsa bağrıma basardım onları o derece. zehra'nın koşa koşa okuldan gelip gizlice ayakkabısını abisine verip, ali'nin onu giyip koşa koşa okula gitmesi sonra. ve zehra'nın kaybolan ayakkabısı için ali'nin kendini yiyip bitirmesi. her yerde bir hayat yatıyor aslında.

zehra babasına çay götürüyor, babası da cami için şekerleri kırıyor, önünde şeker yığını var. babası, zehra şeker niye getirmedin? diye soruyor. burada var ya şeker baba şeklinde cevaplıyor. olmaz kızım, bunlar caminin, oradan git şeker getir der babası.

ali'nin şehre ilk defa gitmesi ve zillere basıp çekinme, korku, utanma duygusunun yüze yansımış hali, çok ustalıkla işlenmiş. çok duru, film sizi kollardan tutuyor, boşluğa bırakıyor ve orada yol alıyorsunuz.

zehra'nın kanala düşürdüğü ayakkabısının peşinden koştuğunda dağıldım, ali'nin hocasına gelip nolur nolur katılmam dediği ve ağladığı sahnede bittim, 3. olmadım diye boynunu büktüğü sahnede sanki yok olup gittim.

ali'nin katıldığı yarışma sahnesi çok dokunaklıydı. 3. olana ayakkabı veriyorlar. ali de, ben 3. olup kardeşim zehra'ya hediye edeceğim onları diyor. (yarışmadan aldığı ayakkabıyı değiştirip) ama ali birinci olur.

+ aferin ali, aferin, aferin oğlum!
= üçüncü mü oldum hocam!

babası da hem kızına hem ali'ye bir çift ayakkabı alır. sondaysa, şişmiş ve su toplamış bacaklar, ali ayaklarını sokuyor havuza. ve kaplumbağalar da uçar'daki kırmızı balıklar burada da var.

mümkünse tek başınıza izleyin, öyle kalabalık olup izlemeye kalkışmayın ve her 1 yılda bir aralıklarla izleyin, izlettirin...