bugün

yaran okul anıları

lisede başlatılan "temiz sınıf" kampanyası kapsamında öğrenciler kendi aralarında para toplayıp boya, cila vs. alıp kendi sınıflarının boyatırlar ve oturdukları ahşap sıraları zımparadan geçirdikten sonra baştan cilalama yaparlar. bunun ödülü olarak da cuma günü kapanış töreninde bütün öğrenci ve öğretmenlerin huzurunda mavi bayrak alırlar ve bunu öğretmen masasına koyarlar.

bu kampanyaya katılan ve hafta sonunu eşekler gibi zımpara&cila ve boya işleriyle geçirdikten sonra sınıfları çiçek gibi olan öğrenciler hafta içinde yine bilindik hayta öğrenci kişiliklerine bürünürler. tenefüsün birinde şakalaşan(!) iki arkadaştan biri diğerine tekme(!) atmak ister fakat diğer arkadaş çevikliği ile bu tekmeden kurtulsa da duvar bundan kurtulamaz ve tam öğretmen masasının karşısına denk gelen bu kısımda bariz bir şekilde 43 numara ayakkabı izi oluşmuştur.

sınıfın rehber öğretmeni derse geldiğinde bu ayakkabı izi dikkatinden kaçmaz ve nutkuna başlar:
"kimin ayak izi bu?"

kimseden ses çıkmaz (haliyle). hoca kaldığı yerden:
"bakın arkadaşlar bu ayak izi insan ayak izi değil..."

sınıf gülüşmeye başlar
"bu olsa olsa bir hayvanın ayak izi olabilir"

sınıf gülme sınırını aşmış, artık kopma seviyesine gelmiştir,
"gülmeyin! bu resmen bir hayvan ayak izi!"

öğrencilerden bir tanesi dayanamaz ve hocaya:
"hocam nasıl anladınız?"

hoca afallamış bir halde:
"neyi nasıl anladım?"

çocuk gülmekten karnını tuta tuta cevap verir:
"bu ayak izinin ineğin ayak izi olduğunu.."

sınıf zaten kopmuş, hoca da kızmakla gülmek arasında kalsa da gülmeye başlamıştır.

inek lakaplı arkadaşımızın ayakkabı izi duvardan silinmiş olsa da bu hatıra asla hafızalarımızdan silinmeyecektir.