bugün

ölümün her an gelebileceği

her insan sabah güne başlarkan, kendine yeni bir plan yapar.

gideceği yerler, yapacağı işler birer birer aklından geçer.

ancak o günün planını yapmak da yeterli olmaz.

bir sonraki gün, bir sonraki hafta, gelecek ay, gelecek yıl derken, bütün hayatını planlamaya çalıştığını fark eder.

okulu hangi yıl bitireceği, işinde ne zaman yükseleceği, ne zaman evleneceği ya da çocuk sahip olacağı ile ilgili yıllar ve aylar belirler.

oysa gerçekte hiçbir insan ömrünün bu planları yapmaya yetip yetmeyeceğinden emin olamaz. çünkü allah'ın kendisine tüm bunları yapabileceği zamanı tanıyıp tanımadığından emin olması mümkün değildir.

insanın kaç yıl, kaç gün, hatta kaç saniye yaşayacağı sadece allah katında bellidir. ve insan hiç beklemediği bir anda ölüm melekleriyle karşılaşıp, kendini bir anda rabbinin huzurunda hesap verirken bulabilir.

unutulmamalıdır ki, şimdiye kadar ölümle ani olarak karşı karşıya gelenlerin hiçbiri de bu karşılaşmayı beklemiyorlardı.

hepsi ya işine gitmek için yola çıktığı bir sırada, ya birşeyler yemek için yolda yürürken, ya lastiğini değiştirmek için yolun kenarına arabasını park edip indiği bir sırada ya da bambaşka bir şekilde aniden ölümle karşılaşmışlardır.

ancak bu sonların hiçbiri, insanların hayatları için hiçbir plan yapmamaları, ya da herşeyden ellerini çekerek ölüm anlarını beklemeleri anlamına gelmez.

çünkü insanların dünyada bulunuş sebepleri denemeden geçirilmeleridir.

insanın üzerine yükletilen sorumluluk allah'ın kendisi için takdir ettiği hayatı boyunca o'nun rızasını kazanmak için gayret etmek ve salih amellerde bulunmaktır.
fakat bu vakit, insanların bir gevşeklik içine girmelerine ya da bir umursuzluk içinde zamanı bol bol kullanmalarına müsaade etmez.

her bir dakikası çok kıymetlidir. çünkü hiç beklenmeyen bir anda, yani çok ani olarak, insan ölümle karşı karşıya gelebilir. tam yarına ilişkin bir plan yaparken, ya da istediği şeyi elde etmek üzere iken bu son onunla buluşabilir.