bugün

her sey olma arzusu

hangi derin tatminsizlikle beslendiği anlaşılamayan, tuhaf mani durumu. kimsenin yaptığı işle yetinmemesi, yaratma, üretme çılgınlığı. evvelce, hatırlarım, adamın birini biz yıllarca sadece çok güzel şarkı yorumluyor diye sanat güneşi yapabiliyorduk, bu ona da yetiyordu, biz de fazlasını beklemiyorduk.

şimdi başarı arsızlıkla besleniyor. kadın aktrislik yapıyor, tiyatro yapıyor, dergi çıkarıyor, program sunuyor, anne oluyor, aile danışmanlığına soyunuyor, sporcu kimliği geliştiriyor. (başka da vardır muhakkak, ben bu kadar biliyorum.) Önce bir marka çükü çıkardılar başımıza, sonra tek kişilik bünyelerinde holdingleşmeyene küçük girişimci muamelesi yapar oldular.

Bazan kendimi 200 bin nüfuslu bir ülkede yaşıyor gibi hissediyorum. Hani bazı kuzey Avrupa ülkelerinde insanların beşer onar görevleri olur toplumda adam yokluğundan. Gündüz turizm bakanlığı yapar adam, gece bir senfoni orkestrasında enstrüman çalar, karısı gündüz kreş öğretmenliğinden gelip, duşunu aldıktan sonra şehir parkında bahçıvanlığa gider (döndükten sonra tekrar duş alıyordur sanırım). işte tıpkı böyle bir şey çağrıştırıyor bana ülkemde yaşananlar.

işin hakkıyla yapılması önemli değil artık, her işten anlayan olmak tavan yapıyor. bu arada olan "iş"lere oluyor, hampadan biz dayak yiyoruz.