bugün

çağan ırmak

filmlerinde ne konuları ne karakterleri derinlemesine işleyemeyen, sonuca dayalı bir sistemi olan yönetmen. çok ağlatan, iyi ağlatan iyi yönetmen değildir, insanın en kolay sömürülen duygusunu acıklı müziklerle, küçük çocukları kullanarak sömürmek iyi yönetmenlik değildir.
ıssız adam filmi gibi çok derin toplumsal analizler yaparak işleyebileceği bir konuda bile konuyu gayet yüzeysel bir şekilde işleyip nerden ağlatsam, nasıl klişeleştirsem diyerek filmiçekmesi aslında abartıldığı kadar olmadığının göstergesidir.
yine babam ve oğlumda bile anlatımın can damarını duygu sömürüsüne dayandırıp ağlatmayı hedeflemesi, ikide bir acıklı müzik falan vermesi bunu gösterir. gel gör ki çok çok daha güzel işlenecek bir darbe sonrası konusu bulmuşsun, ağlatmakla uğraşacağına karakterleri adam gibi çizsene, olayları daha sağlam temellere oturtsana, amacını "ağlatmak"tan çıkartıp saf "bir hikaye anlatmak" olarak belirlesene...
tek beğendiğim yapıtı mustafa hakknda herşeydir. onda da öyle aşırı abartılıcak bir durum yoktu.
velhasıl, iyi konular buluyor, ama ne iyi bir alt metin ne iyi diyaloglar yazabiliyor. daha doğrusu kendi amacı doğrultusunda iyi yazıyor da diyebiliriz, ama amacı insanların duygusal yönden etkiliyim, iki ağlatayım olduğu sürece işini gerçekten iyi yaptığını söyleyemeyiz.
duygular sömürürlür, insanlar etkilenir ve bu da hoşlarına gider, çağan ırmak süper yönetmen ilan edilir. bu noktada hata var maalesef.