bugün

hazırlan tayyip lübnan a gidiyoruz

devletlerin dış politikaları çeşitli şartlara göre şekillenmektedir. uluslararası sistemin rolü bunda en önemli faktördür. küreselleşmenin etkisiyle artan karşılıklı bağımlılık önemli kararların alınmasında nispi faydaya göre değerlendirilme yapılmasını zorunlu kılmaktadır. bu durumda türkiye'nin lübnan'a asker gönderilmesi değerlendirilecek olursa bölgenin hassasiyeti ve güç dengeleri bakımından sadece abd'nin öyle istemesinden kaynaklanmaktadır. ortadoğu kaynayan bir bölge ve türk dış politikası, böyle bir bölgeyle süper güçler arasında köprü vaziyeti görmeye uygun istikrarlı ve ağırlığı olan nitelik göstermek yerine,siyasilerin keyfi uygulamalrına göre yönlendirilmektedir. bunun nedeni de her ne kadar kabul edilmek istemesende karar organından kaynaklanmaktadır. tayyip suçlu ya da değil meselesi değildir bu. bir devlet adamının ağrılığını taşıyamayan karar alıcıların ve etkili bir muhalif cephenin olmamasıdır sorun. şu sıralar türkiye'de yaşananlar 1 martta olanların aynısıdır. o zaman ağır bir bedelden sadece tesadüf sonucu ucuz kurtululdu. çünkü hayır oyu veren mebuslarda durumun ciddiyetinin farkında değillerdi. sadece kamuoyunun sesinin fazlaca yükselmesi ve kendi cephelerinde ki istihbarat eksikliğinden böyle bir karar çıktı.
şimdi aynı şekilde ateşin ortasına atılıyoruz. bu kez herşey daha puslu sadece.dış politika ve savaş, gün vari ziyaretlerle nabız yoklamaya benzemez. ya da bir siyasinin 5 metre yürümesiyle yollarımızın gözlendiği anlamına da gelmez. sonuçta yine yanlış bir karar alındı ve bunun bedelini ödeyecek olan biziz.