bugün

kedi

bu aralar düşünce tarzı oldukça ilgimi çeken hayvan. bu başlığı okuyacak kadar kedilerle ilgilenenler zaten bilir, her kedinin ayrı bir kişiliği vardır. gerçi köpeklerin, kuşların, hatta balıkların bile ayrı ayrı kişilikleri oluyor. bitkilerde aynı şeyi göremedim ama. iki farklı saksıdaki aynı tür bitkiler birine 'çok güzelsin uleyn', diğerine 'ıyy iğrençsin' türü deneyler yapılmadıkça aynı şekil büyüyorlar.
her neyse, kediden bahsediyordum. çok absürd kişilik yapıları sergileyen kediler gördüm. ete rağbet etmeyip bezelye suyu içeni, kulak memesi fetişi olanı, evde oynayabileceği bilimum ıvır zıvır dururken illa ki priz deliklerine tırnak sokanı, sokakta yakaladığı kuştur faredir türlü ufak hayvanı öldürürken evdeki civcivi ellemeyeni var bunların. (bu bizim kedi oluyor. gördüğü köpeğin üstüne yürüyüp onu kaçıran, birlikte oynarken acıya dayanıp uzaklaşmayacak olsam beni de öldürecek olan bu canavar normal avı olan diğer ev hayvanlarına ses çıkarmıyor. limitlerini denemek için uzanırken civcivi üzerine koydum, şöyle bir kokladıktan sonra yürüyüp gitti.)
bu tür garipliklerin bir kısmını çevredeki insanlardan etkilenmekle açıklayabiliyorum. misal az önce bahsettiğim bezelyeci kedi sahibi yokken birkaç gün bizle kalmıştı. ikinci gün tenceredeki et suyuna sulandığını gördüm. bir parça haşlanmış et önerince de zevkle yedi. muhtemelen zamanında hayvan bu ne acaba diye bezelye suyunu koklarken sahibi 'yavrum benim, bezelye de yermiş' gibi sevgi ifadesi kullandı, kedi de iyi iş yapıyorum herhalde diye düşünerek o suyu içmeye başladı. (bezelye suyu deyip duruyorum, kastettiğim konserve bezelyenin içinde yüzdüğü şey.) veya bizim kedi küçükken bisküvi yerdi. ne zaman ben yiyecek olsam gelip miyavlar, bütün bir bisküviyi mideye indirirdi. fakat bu iştahı masanın üzerinde duran bisküviye göstermezdi, dönüp bakmazdı bile. eşlik ediyordu sanırım. geçenlerde kraker uzattım, kokladıktan sonra başını çevirdi. bir tane kendim yedikten sonra gene verdim, bu sefer nazlıca da olsa yedi.
bir diğer tuhaflık da çok kısa süre içinde bambaşka bir kişiliğe bürünebilmeleri. küçükken standart olarak şirin, oyuncu ve sokulgan oluyorlar. daha sonra belli bir davranış şekli oluyor, 'benim kedi musluktan su içmeyi sever' diyoruz mesela. derken birden bire bu kedi yerleri yalamaktan hoşlandığına karar veriyor, bardaktır şişedir ne bulursa devirip suyu yere dökmeye başlıyor. okşanmaktan hoşlanan hayvan kendisine dokunan bir el hissettiği an ters ters bakıp yattığı yerden kalkmaya başlıyor. henüz 'eskiden ne şirin hayvandı, ne oldu buna' evresi geçmeden bu sefer sokak serserisine dönüşüyor, başına bir şey gelmese barileri yaşatıyor insana.
öyle işte, hiç iletişime geçmeden uzaktan seyretmesi bile zevkli bu yaratıkları.