bugün

kardeşin kız olduğunu belli etmesi

büyük bir huzursuzluğu vardı. dilinin ucuna bir şeyler gelip, sonra aniden kayboluyordu. tuhaf bir andı benim için de. garip bir tedirginlik benim bedenime de yayılmıştı. nedenini bilmiyordum, ama sanki birazdan duyacaklarım beni fena halde şaşırtacaktı.

ambulansta elini tutuyordum annemin. "anne iyi olacak değil mi" diye tedirginlik içinde soruyordum. "iyi olacak kızım, iyi olacak" diyordu. onun da sesine bir bitkinlik düşmüştü, o da yaşadıklarımızdan yorgundu. bilinmeyene doğru bu kulakları tırmalayan sesler eşliğinde ilerlemek... yepyeni bir hayat bizi bekliyordu, ya da beni. bir sürü belirsizlik... bu belirsizlik canımı sıkıyordu. hemşire "elini tutun ve konuşturun" dediğinde ben zaten elini tutuyordum, ama konuşmak, konuşturmak mümkün müydü ki?

en sonunda hastaneye ulaşmıştık. onu hemen ameliyathaneye çıkardılar. ben sorularla dolu gözlerimle bakıyordum ona. "anne iyi olacak değil mi" diyordum, o da "iyi olacak kızım" diye onaylıyordu gözleriyle. her yer bembeyaz, amonyak kokusu ciğerlerimizi yakıyordu. açtım, açıktaydım ve gözlerimde hep aynı soru: "iyi olacak değil mi?"

operasyonun sonlanmasını beklerken ömrümüzden ömür gitti. ah ne yapardım ben ona bir şey olursa. sonra odasına çıkardılar bizi, öylece yatıyordu. sessiz ve suçluymuş gibi. eğilip kokladım onu, saçlarını. ne güzel kokuyordu! sonra hemşire geldi ve kundağını açmasıyla yeni doğan kardeşim bacaklarını açtı. evet, o nurtopu gibi bir kızdı. annemin gözlerinde yaş "demedim mi ben sana" dedi.