bugün

osmanlı dan bize kalan tek miras cahillik

esasında kendi içersinde çelişkiler taşıyan alsında oldukça akılcı bir şekilde başlayıp sonra sıçıp sıvanıldığına inanılan bire cümledir. osmanlı'yı konuşurken ortaya bir çok düşünce atabilirsiniz; tarihin içindeymiş gibi geçmiş yıllara atıfta bulunarak "ahkam kesebilir"siniz. fakat bu cahilliği ifade derken:

"sarı saçlı mavi gözlü elli dilber alasuz
boyuna gördüğüzün malına vurasuuz"

cinsinden "beylik laflar" ile ifade etmek cidden rikkatime dokundu. tarih konusunda cidden" tek kalan mirasın cahillik" olduğunu burada anlamış bulundum. [ki bunu daha çok tarih konusunda cahil kalmış olmaya" bağlıyorum ki osmanlı klasikleri ile gençliğin arasıdaki bağlantısızlığın ne derece olduğu aşikar. bu milliyetçi söylem olmamakla birlikte, bir ateist'in hristiyanlığı bilmesi gibidir. en azından değerlendirmek için bilmelidir]

eğer takiyiddun'un yaptığı rasathane'nin osmanlı tarafından -bilhassa ulema tayfasının- telkinleri ile yıkılmış olmasını,

osmanlı'daki matbaa'nın yine bu din adamları etkisi ile kaldırıldığını, aslında bu konunun bile tartışşılması gerektiğini[osmanlı'da 1588'de 3.murad'ın fermanı ile avrupa'dan -dini konular dışındaki kitapların getirilmesi-serbestti. fakat pek tercih edilmiyordu; bunun nedeni ise "avrupalı matbaacıların kuzey afrikadaki yazı türlerini örnek almaları ve avrupa da kullanılan arapça hurufatın osmanlı okurları tarafından beğenilmemesi" , "pek çok basılı metinin yanlışlar içermesi" de matbaa açısından sorun yaratıyordu. bundan yola çıkarak pek çok osmanlı'da gün geldiğinde Kuran'ın da matbaada basılacağını düşünmüşlerdir. çünkü "kuranın elle çoğaltılması hem büyük bir sevaptı"]

osmanlıca'nın zor bir dil olduğunu ve halkın çoğunun okuma yazma oranının düşük olduğunu,

osmanlı'daki bilimsel gerileme nin ibni rüşd mü haklıydı imam gazali mi anlayışında gazali'nin kazanması ve bunun medreselerde tatbik edilmesi olduğunu,

nesir'in belki de dilde kullanılan seci yüzünden osmanlı'da yeterince gelişmemiş olduğunu,

ülkenin özgün felsefe üreten yapıtlar ortaya çıkaramadığını,

buna karşın,

selimiye camii, sultanahmet camii, topkapı sarayı gibi yapıtların ortaya çıkmasını.

müzik kültüründe batının 18.yy'da türk müziğimnden etklilenip beethowen Symphony Number 9'un osmanlı etkileri taşıdığını,

evliya çelebi seyahatnamesi gibi yapıtların ortaya çıkmasını,

eğrisi ve doğrusu ile ifade edilseydi; belki cahillikler yanında güzelliklerin de osmanlı tarafından miras bırakılmış olduğu anlaşılabilirdi.