bugün

assenur

renkli kalemlerini kahverengi anarchy desenli converse sırt çantasına doldurdu ve evden çıktı. yağmur yağdığı için şemsiyesini evde bıraktı. lastiği saçlarından çekip çıkardı ve saçlarını dağıttı. yavaş adımlarla sahile doğru ilerlerken yağmurlu havayı ciğerlerine çekti. toprağın kokusunu kalbine doldurdu şükrederek. kararını vermişti işte sonunda. ruhunu boyamaya gidecekti hayatının en güzel şeyiyle ve sonsuzla mühürleyecekti aşkını. kısa süre sonra sahildeki kumlara çıplak ayaklarını basmaya başladı ve kumlar parmaklarının arasına girmeye başladı. dizlerinin üzerine çöktü ve eşsiz yaratıcının dizaynına, gökyüzüne kaybolup gitti. o güzel yüzün gözlerinde bulduğu bu kaybolmuşluk hissinden kendini sıyırabilmesi ancak gecenin ilerleyen saatlerinde mümkün oldu. sonra çantasını açıp içinden kalemlerini çıkardı ve ruhunu yazılarla boyamaya başladı. o kadar ince çalışıyordu ki bu boyama işi ancak sabahın erken saatlerinde son buldu ve son bulduğunda ruhu rengarenk olmuş, sonsuzun o eşsiz mührüyle mühürlenmişti. kalemler ellerinden düştü ve yorgunlukla kumsala yığıldı.

ruhuna yazdıkları bir zikir olarak kalbinde büyüdü, büyüdü. dışardan duyulduğunda bu eşsiz melodi "aşşenur" halini almıştı.

hoşgeldin kalbinde yaşadığım eşsiz güzellik ve kalbimin sonsuz sahibi.