bugün

ben bu yazıyı sana yazdım

ne benim sana gel demeye niyetim var ne de senin benim yanıma gelmeye...dürüst olmak gerekirse hayatımda bu kadar kısa tanıdığım birini böylesine özleyeceğim aklıma gelmezdi ama hayatta herşey gelebiliyor insanın başına. daha dün gibi sen yine bu odada yanımdaydın hatırlıyorum..kimseyle paylaşmadığım şeyleri paylaştım seninle, ilk defa nefes alamamak nasıl bir şey hissettim her yer oksijen doluyken. ama kabullenmem gereken bir gerçek var ortada; sen asla benimle beraber bir gelecek kurmayı, bana geleceğinde yer vermeye düşünecek kadar cesur olamadın. savaşmadın bile bu ilişki için. tek korkun ilerde duyabileceğin pişmanlık oldu. kendini düşündüm anlayacağın sen yine...ama ben sana gerçekten değer verdim, senin için her türlü fedakarlığı yapmaya hazırdım. sen buna bile inanmadın. o kadar korktun ki 'biz' ihtimalinden yüzüme karşı bitti bile diyemedin. belki de sezen ablam doğru söylemiş; ' o sevgiler ki yoktular, onlar ümitlerimizdi.'.. evet belki onlar gerçekten ümitlerimizdi ama ben ilk kez ümide kapıldım gelecek hakkında biriyle, ilk defa biriyle yaşlandığımı düşündüm, çocuğumuzun adını...

yine de sana bir teşekkür borçluyum, gerçeği anlamama yetecek kadar çok, o ümitlere bağlanmamı sağlamayacak kadar az kaldın yanımda...şimdi resmine bakıyorum ve yaşadığımız, yaşayamayacağımız güzel anları düşünüyorum senin mışıl mışıl uyumanı izledğim yatakta. belki hayatımın aşkı değilsin ama gelecekte yaşayacağım her şeyin temelisin. ne olursa olsun seni hep fındık' ım olarak hatırlayacağım ve hiçbir zaman anılarının yok olmasına ya da kirlenmesine izin vermeyeceğim. umarım istediğini, aradığını bulursun bu hayatta...bulmasan da önemli değil aslında ben seni hep güler yüzünle, o kara ve inatçı bakışlı gözlerinle hatırlayacağım...istediğin gibi beni sevdiğini unuttum ve gidiyorum, sağlıcakla kal...