bugün
- çinliler her şeyi üretebiliyor türklerin neyi var11
- memati192313
- buralarda dinsiz denen bir tarzan varmış11
- babalar günü16
- sevgiliyle aynı evde yaşamak9
- ismeti yazar yapan moderatör13
- anın görüntüsü16
- memati1923'ün gelişiyle başlayan süreç13
- gideon reid morgan jj47
- özge özacar'ın memeleri12
- kaka'nın eşinin boşanma gerekçesi8
- hoşlanılan kıza bayramda mesaj atmak11
- kurban eti dağıtmak mecburi mi10
- yatakta fırtına gibi esen erkek12
- inciden yazar nakli13
- güzel kadınların problemli olması19
- kendini hunharca teşhir eden liberal türk kızları13
- diyanetin türkleri araplara şikayet etmesi12
- yazın göt boyunda şort giyen kızlar9
- dünyanın en güzel kızlarının olduğu ülkeler9
- özgür özel11
- ups boobss nickli yazar29
- yazarların başarılı olduğu dersler10
- yazarlarin orgazm olurken kurduklari cumleler11
- 15 haziran 2024 macaristan isviçre maçı9
- kitap okuyan erkek11
- erkeklerin hiç iltifat almaması13
- 14 haziran 2024 almanya iskoçya maçı19
- 5 milyon tl verseler fatih ürekle sevişir misiniz17
- erkekte en seksi göz rengi hangisidir sorunsalı15
- moda iskelesi8
- yurtdışı çıkış harcı8
- iğneye iplik geçiremeyenlerin ioçk'yı eleştirmesi11
- insan olmaya ceyrek kala13
- hasan can kaya13
- herkes fakirse neden avmler dolu9
- kitapçıya gidip dakikalarca vakit geçiren dallama9
- kürt kızlarının namuslu olduğu gerçeği12
- turk kizlarinin rus kizlardan daha guzel olmasi15
- kızlar kilolu erkeklerle seksten zevk alırmı30
- istanbul da yaşayan yazarlara soru10
- bazen ekmek arası salça yiyorum9
- hasan can kaya'nın gözaltına alınması9
- epeydir sozluge fotomu atmamis olmam9
- zall'ın yapacağı sözlüğe sokayım sorunsalı10
- tüm sözlük kölemdir20
bügün inananlarla (müslüman, hıristiyan, vs.) konuşmalarımda, onları köşeye sıkıştırdığım her an bana dönüp:
" ;ama tanrının yokluğunu ispat edemiyorsunuz! " diyorlar. pek tabi, bu gerçekleşebilir ispatlama büyük ölçüde tamamlanmış değildir.
fakat sorun şuradadır; ateizm, teizmin karşısında yer alır. inananların inandığı şeye inanmamak.
yani, başlı başına bir oluşum değildir.
ateistler, tanrının yokluğunun kesin olarak ispatlanamadığı bir devirde tanrı bilinemezliğini savunmaktadırlar. çünkü olmayan birşeyin yokluğunu ispatlamaya çalışmak ne derece başarı ile sonuçlanır, bilemiyorum;
fakat;
daha açık bir ifade ile anlatmak gerekirse,
diş perilerinin yokluğunu hiçbir insan kanıtlayamaz ya da kokmuş turşu tanrısının, viking tanrılarının, ya da mitolojik binlerce tanrının yokluğu ispatlanamaz. ve bu yokluğu ispatlamaya kimse yeltenmez. burada inanç devreye girer.
işte tam bu yerde bilinemezliğin inanca dönüştüğü noktayı yakalamış oluruz. yani yokluğunun ispat edilemediği binlerce 'şey' bulabiliriz; ama bulduğumuz bu 'şey'ler onlara inanmamız gerektiği anlamına gelmez.
sonuç olarak, " ;ama allah'ın olmadığını ispat edemiyorlar! " haykırışının ne kadar aciziyet ve saçmalık olduğunu anlamış oluruz.
tanrı bilinemezliğini Bertrand Russell'ın kutsal demlik örneği ile açıklamakta fayda var;
"birçok ortodoks (ya da müslüman) kişi, kendilerinin dogmaları ispat etmeleri gerektiğini değil, şüphe edenlerin kabul edilmiş dogmaları çürütmesi gerektiğini söyler. bu elbette bir hatadır. eğer ben, dünya ve mars arasında, güneş etrafında, eliptik bir yörüngede dönen bir çin demliği bulunduğunu öne sürseydim ve bu demliğin en güçlü teleskoplarımızla bile ortaya çıkarılamayacak kadar küçük olduğunu da iddiama ekleseydim, hiç kimse bunun aksini ispatlayamazdı. fakat konuşmama, iddiamın aksi ispatlanamayacağı için insan mantığının iddiamdan şüphelenmesinin tahammül edilemez bir küstahlık olduğunu söyleyerek devam etseydim, kesinlikle saçmaladığım düşünülecekti. oysaki eğer böyle bir demliğin varlığı eski kitaplarda bildirilse, her pazar (ya da cuma) kutsal bir gerçek olarak aktarılsa ve okul çağındaki çocukların zihnine yavaş yavaş aşılansaydı, varlığına inanmakta çekimser davranmak elbette bir tuhaflık belirtisi halini alırdı. ve bu şüpheci kimse, aydınlık bir çağda psikiyatristlerin, daha önceki çağlarda ise engizisyon mahkemesi'nin ilgisini hak ederdi."
vardığımız yerde, diş perisi veya hızır gibi bilinmezliklerin yokluğunun büyük ölçüde ispatının mümkün olmadığını; fakat bunun kutsal bir demliğe tapmamız anlamına gelmediğini anlamış oluruz.
" ;ama tanrının yokluğunu ispat edemiyorsunuz! " diyorlar. pek tabi, bu gerçekleşebilir ispatlama büyük ölçüde tamamlanmış değildir.
fakat sorun şuradadır; ateizm, teizmin karşısında yer alır. inananların inandığı şeye inanmamak.
yani, başlı başına bir oluşum değildir.
ateistler, tanrının yokluğunun kesin olarak ispatlanamadığı bir devirde tanrı bilinemezliğini savunmaktadırlar. çünkü olmayan birşeyin yokluğunu ispatlamaya çalışmak ne derece başarı ile sonuçlanır, bilemiyorum;
fakat;
daha açık bir ifade ile anlatmak gerekirse,
diş perilerinin yokluğunu hiçbir insan kanıtlayamaz ya da kokmuş turşu tanrısının, viking tanrılarının, ya da mitolojik binlerce tanrının yokluğu ispatlanamaz. ve bu yokluğu ispatlamaya kimse yeltenmez. burada inanç devreye girer.
işte tam bu yerde bilinemezliğin inanca dönüştüğü noktayı yakalamış oluruz. yani yokluğunun ispat edilemediği binlerce 'şey' bulabiliriz; ama bulduğumuz bu 'şey'ler onlara inanmamız gerektiği anlamına gelmez.
sonuç olarak, " ;ama allah'ın olmadığını ispat edemiyorlar! " haykırışının ne kadar aciziyet ve saçmalık olduğunu anlamış oluruz.
tanrı bilinemezliğini Bertrand Russell'ın kutsal demlik örneği ile açıklamakta fayda var;
"birçok ortodoks (ya da müslüman) kişi, kendilerinin dogmaları ispat etmeleri gerektiğini değil, şüphe edenlerin kabul edilmiş dogmaları çürütmesi gerektiğini söyler. bu elbette bir hatadır. eğer ben, dünya ve mars arasında, güneş etrafında, eliptik bir yörüngede dönen bir çin demliği bulunduğunu öne sürseydim ve bu demliğin en güçlü teleskoplarımızla bile ortaya çıkarılamayacak kadar küçük olduğunu da iddiama ekleseydim, hiç kimse bunun aksini ispatlayamazdı. fakat konuşmama, iddiamın aksi ispatlanamayacağı için insan mantığının iddiamdan şüphelenmesinin tahammül edilemez bir küstahlık olduğunu söyleyerek devam etseydim, kesinlikle saçmaladığım düşünülecekti. oysaki eğer böyle bir demliğin varlığı eski kitaplarda bildirilse, her pazar (ya da cuma) kutsal bir gerçek olarak aktarılsa ve okul çağındaki çocukların zihnine yavaş yavaş aşılansaydı, varlığına inanmakta çekimser davranmak elbette bir tuhaflık belirtisi halini alırdı. ve bu şüpheci kimse, aydınlık bir çağda psikiyatristlerin, daha önceki çağlarda ise engizisyon mahkemesi'nin ilgisini hak ederdi."
vardığımız yerde, diş perisi veya hızır gibi bilinmezliklerin yokluğunun büyük ölçüde ispatının mümkün olmadığını; fakat bunun kutsal bir demliğe tapmamız anlamına gelmediğini anlamış oluruz.
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar