bugün

kumsaldaki izler

"sıcak bir kumsaldı sevgilim,
başlayış noktası aşkımızın
beyaz bir tekne oldu sonu,
gittin bir mendil sallamaksızın.
dalgalar götürdü aşkımızı,
kumsalda bir iz bırakmadan."...
(bkz: çıkmaz sokak)
çektim ayaklarımı kendime doğru, saklandım yatağımın en ucuna. duvara dayanmak değildi yaptığım, duvarla bir olmaktı istediğim, küçücük kaldım. sonra elimi kaplayan sıcaklığa baktım, duvarın soğukluğuyla inatlaşan sıcak...
ve kıpırdıyordu... ritimleri tekrara dayalıydı, monotondu. odamın karanlığından mıydı, gözlerimin uykusuzluktan bulanıklaşmasından mıydı bilmem; ama net değildim yakınıma. ritminden tanıdım, bir de renginden. kıpkırmızı bir saat ritmi. tık tık tık.....
gözlerim iyice bulanıklaştı, gözyaşı mıydı bu düşen? "bulutlardan yaş, gözlerden yaş" o kadar soğumaya başlamıştı ki vücudum, elim yanıyordu... dumanı üzerinde tüten sıcak bir şey...
ve o anda şu şarkı çalmaya başladı fonda:
en çıplak ağaca asıp kalbimi, öldürdün yavaş yavaş...
çığlığına katıldım sonra ışıl yücesoy'un ! duvar olmaktan kurtulup bir çığlık olmuştum şimdi. yeni bir serüvene gidiyorum ben...