bugün

içinden geleni söyle

az önce kendime ne kadar saygısız davrandığımı fark ettim. meditasyon yapmaya çalışan aşırı yüklü zihnim "sakinolsakinolsakinol" derken çat diye yüzüme vurdu bunu, donakaldım. haklıydı çünkü, çok haklıydı.
"ruhunu sev, sana tam anlamıyla ait olan tek şey bu. zihnin bozulabilir, egona yenik düşebilirsin. bedenin çürüyebilir ama ruhun senin." diyorum çok uzun bir süredir. uyuşturucuya alışıp bırakmış gibi; özümü temiz tutmaya, bu yüzden tetikte olup birine öfkelenmemeye, nefret etmemeye çalışıyorum. öfkelenirsem git diyorum, kendimden uzaklaştırıyorum çünkü kirleniyorum. kendimi disipline etme yöntemleri arıyorum. eskilerin yaptığı gibi bir odada günlerce kalamam ya da kendime zincirlerle vuramam, benim yöntemim bunlar değil biliyorum.
oturup düşünüyorum o yüzden. yazıyorum. kusunca rahatlamak gibi, iyi geliyor.
özümün değerini birine "ruhum" diyerek kirletmişim aslında bunu fark ettim. O kelimenin gücünü önce yitirmiş sonra bulmuş gibiyim.
Komiktir... Eskiden ruhum dediğim kişiye şimdilerde teslim olamazken, korktuğum kendime ve güvenmediğim dünya'ya teslim olmak için çabalıyorum. Eskiden ruhum dediğim kişinin önünde dizim titrer, 2 kelimesi için ağzının içine bakar, yağmurlu günde bir damla su versin diye yerlere kapanırdım...
Ayağına taş değmesin.
Yaptığım doğru değildi. Doğru olsa tüketmezdi, yaşatırdı beni, bizi. Oldu mu olmadı mı bilmiyorum.
Aşk kendinden ödün vermek değil aynı aşkla kendini ve o'nu sevmektir.
Önceliğin bir insan olursa yitip gidersin. Ne aşkın kalır ne sen.
Sevmekten korkmamak gerek. Geriye ne kalır ki?