bugün

mario küçülünce içi kaplayan hüzün

binbir cambazlıkla alınan büyüme mantarlarının, suratlı güllerin yardımı ile büyütülen, aslan gibi olan üstüne bir de alev topları saçabilen canım mario' nun, kıçıkırık bir ayaklı mantar veyahutta başka bir ucube tarafından ısırılması sonucunda çük gibi kalmasının akabinde bedende hakim olan hüzün ve telaş. herkes bilemez bu duyguyu. ancak yaz tatilinde sabah 9 da atari başına oturup akşam baba eve gelene kadar mario oynayan neslin tanıdık olduğu bir duygudur. artık mario ne alev topları saçabilir ne de yüksekteki tuğlaları parçalayabilir. aslında bu kadar da ajite edilecek bir şey değildi bu. hatta o günlerde ''aman annem duymasın tedirginliği'' içerisinde sağa sola bakıldıktan sonra atılan okkalı bir ''hasikttir'' nidasından öteye gitmezdi etkisi. nedense fena halde küçük emraha bağladım yazıyı allah allah. yaşlanıyorum galiba...