bugün

anne ile babanin ayri olmasi

küçücüktü daha. babasına tapıyordu.. mutluydu.. küçücük elleriyle babasının parmaklarını tutup, gözlerinin icine baka baka yaşıyordu. sonra bir gün baba evden ayrıldı. idealistti baba. üniversiteyi bitirecekti. sonra kücük kız annesiyle basbasa kaldı. ilk zamanlarda birkac ayda bir görüyordu babasını. derken bu süreler artmaya basladı. sonra bir gün anne biryere gitti. kücük kız bilmiyordu nereye gittigini. geldiginde kücük kızı karsısına aldı ve babasının artık her istediginde yanında olmayacagını, onu daha az görmek zorunda kalabilecegini söyledi. küçük kız önce anlam veremedi. sonra zamanla, ağlaya ağlaya anladı ne oldugunu. her damla biraz daha büyümesine sebep oldu henüz kücücükken...

aradan aylar gectikten sonra bir gün bir doktorun karsısında buldu kendisini. doktor annesine önerilerde bulunuyordu. 'kızınızı yalnız bırakmayın. sevginizi, ilginizi eksik etmeyin, kücük yasta babayı kaybettigi icin anneyi de kaybetme korkusundan depresyona girmis. ' annesi de mi gidecekti? hem ne demekti depresyon? anlamamıstı o kücücük aklıyla..

tam herseye alısmısken bir gün babasının tekrar evlendigini ögrendi kücük kız. annesinin yanındaki adam babasıyla ilgili kötü konusuyordu. ama iyi birine benziyordu bu adam. onunla anlasabilirdi. babası evlendi diye aglarken onu avutuyordu adam. annesi de minnetle bakıyordu adama. sordu kücük kız ' anne bu kim? ' 'arkadasım kızım.' annesinin arkadasıyla (!) oyunlar oynuyordu, egleniyordu. babasının eksikligini hissediyordu ama üzülmesi icin fırsat vermiyordu adam. bu arada babasını artık hic göremiyordu. annesinin söyledigine göre babası onu görmek istemiyordu. üzülmüştü kücük kız ama annesinin arkadası olan abisiyle de mutlu gibiydi.

aylar, yıllar böyle gecti. kücük kız büyümeye basladıkca adamın aslında sadece arkadas olmadıgını ve aslında iyiniyetli de olmadıgını anlamaya basladı. annesini sorguladı, adamın kötü yönlerini göstermeye calıstı. ama annesi anlamadı bir türlü. 15-16 yaslarına geldiginde adamın tavırları da degismeye basladı. 19 yasına kadar buna da dayandı kız. sabretti. annesinden baska kimsesi yoktu, bu yüzden sabretmeliydi. derken adam artık arsızlıgı tamamen ele almıs ve alenen olmasa da alttan alttan kıza sarkmaya baslamıstı ve anne de bunu hala görememekteydi. kız en sonunda basına birsey gelmeden o evden kacıp kurtuldu. aynı dönemde de üniversiteyi kazandı. üniversiteyle birlikte babasının yanına tasındı.

evet hersey yine güzeldi basta ve hicbirsey annesinin anlattıgı gibi degildi. babası yıllarca ona ulasmaya calısmıs ama annesi bunu engellemisti. bir nevi intikamını alıyordu annesi babasından. bu intikam icin de kızı kullanıyordu.

babasının esi kendi annesinden daha sıcak davrandı basta kıza. düzenli, mutlu bir yuvaya kavustugu icin mutluydu o da. ama her zamanki gibi bu da uzun sürmedi. babasının esi alttan alttan kötü davranmaya, kızın hakkında olur olmadık yorumlar yapmaya basladı. en sonunda da babasının yaptıgı maddi destegi de minimuma indirtmeyi basardı. öyle bir gün geldi ki ; kızımız üniversitedeki ev arkadası yüzünden evinden cıkmak zorunda kaldı. yeni bir ev bulmak zorundaydı. buldu, babasını aradı, herseyi anlattı. babası ona yardım ederdi. ortada kalmasına izin vermezdi. güvenirdi babasına. yalnız degildi. ama yine yanılıyordu. babasından aldıgı cevap gayet acıktı : 'o parayı gönderemem, madem kalacak yer bulamıyorsun okulu bırak gel.' iste bu cümle herseyi anlatmıstı. aile denilen kavrama hicbir zaman sahip olamamıstı kız. ebeveyn olmak nedir? gercek bir ebeveyn nasıl olur aslında hic bilmemisti. hayatında yedigi ikinci büyük kazık da babasından gelmisti ki ilki de annesindendi zaten.

aglayamıyordu. dügümlenmisti hersey. bir anda yapayalnız oldugunu anlamıstı. hem de en acı sekilde. yapacak birsey yoktu. ya tek basına ayakta kalacak ya da okulu bırakıp babası ve üvey annesiyle birlikte yasayacaktı. secimini yaptı, zor da olsa tek basına ama özgür olacaktı...

şimdi bu kadar seyi neden mi yazdım? 'anne ile babanın ayrı olması' baslıgına bir tanım yazmam gerekmiyor mu? işte benim tanımım bu. anne ile babanın ayrı olması demek, o cocugun hayatta tek basına olması demektir. anne ile babanın ayrı olması demek, yası kac olursa olsun hayatta cogu insanın yapamayacagı secimleri yapmak,veremeyecegi kararları vermek zorunda olmak demektir.annenin yüzüne karsı 'sen anne olmayı bilmiyorsun' cümlesini kurmak, babanın yanında mutluymus gibi rol yapmak demektir...

bu durumda olan bütün cocukların, genclerin tek baslarına olmalarına ragmen özgür, basarılı ve mutlu olmalarını dilerim.

***yasanmıs bir olaydan alıntıdır.*** *