bugün

yaftalamadan düşünün

yaftalamadan baktığımızda, gerçekten de olumlu bir reklam. tarafların artık iyice keskinleştiği bir ortamda bu yaftalamalardan ötürü artık birilerine derdini anlatabilmek mümkün olmuyor. çünkü önyargısız düşünebilme olanağı kalmıyor. kişinin kendini ifade edebilme ya da haklılığını ispatlama araçlarından birisi de karşı tarafa olumsuz bir sıfat yükleyip, sindirmeye çalışması oluyor. bu anlamda reklam kendi içinde çok başarılı.

ancak zaman gazetesi'nin daha geçenlerde yaptığı bir haberi hatırlamak gerek. kemal kılıçdaroğlu ve dengir mir mehmet fırat kapışması öncesi, internet sitesinde kemal kılıçdaroğlu'nu tanıtırken "...dersim isyanıyla ünlü tunceli'de doğan kemal kılıçdaroğlu..." gibi bir ifade kullanmışlardı. neden peki? kendi tarafındaki adamı haklı çıkarabilmek için bel atından vurmak, bakın bu adamın doğduğu şehrin geçmişinde neler var, anladınız di mi sayın okuyucular demek, yani yaftalamak. e haiyle kendileri de aynen bu rezilliğin içindeyken, yapılan reklamı tarafsız gözle değerlendirmek pek mümkün olmuyor. kişiler ya da kurumlar önce dönüp kendine bakmalı.