bugün

lütfi arıboğan

beşiktaş'ın hükmen yenilgisine yol açacak hatayı bilerek gizleyen tff yöneticisi.

geçen sezon oynanan trabzonspor-beşiktaş maçında beşiktaş'ın esame listesine talimatlar emrettiği halde 22 yaşından küçük bir oyuncu bulundurmadığı ve bu sebeble, hükmen yenilgiye yol açacak bu hatayı gizleyen kişi.

medyaspor'un aşağıdaki alay edercesine yazdığı haberine göre kendi kendisiyle açmaza düşen kişi ayrıca. kaynak :(bkz: http://www.medyaspor.com/v02/news.aspx?id=8819)

--spoiler--
tff suç duyurusunda bulunarak suç mu işledi?
04.09.2008 23:49:00
medyaspor’u arayan bir hukukçu, dün tff tarafından yayınlanan "suç duyurusu" açıklamasındaki oldukça garip bir çelişkiye dikkat çekti. işte herkesin gözünden kaçan o garip çelişki:

ne deniyordu tff yönetim kurulu imzasıyla yayınlanan açıklamada:

"(...)ulaşılan belge ve bilgiler ışığında, ilgili bölüm yetkilisi hakkında idari soruşturma başlatılmasına, bu soruşturma sonuçlanıncaya kadar yetkiliye görevinden el çektirilmesine karar verildi."

bir daha okuyalım, ne deniliyor:

"soruşturma başlatılmasına, bu soruşturma sonuçlanıncaya kadar"

medyaspor'u arayan hukukçu dostumuz şu soruyu yöneltmemizi istedi:

soruşturma başlatılmasına yeni karar alındıysa, soruşturma tamamlanana kadar bir işten el çektirme söz konusuysa, tamamlanmamiş bir soruşturmaya dayanarak, geçmiş dönemde görev alan federasyon başkani ve yönetim kurulu üyeleri hakkinda nasil suç duyurusunda bulunuluyor?

düşündük, mantık süzgecimizden geçirdik, hukukçu dostumuzun haklı olduğunu gördük....

bakalım mahmut özgener başkanlığındaki çiçeği burnunda tff yönetim kurulu, bahis konusu olan dönemin "direkt bilgisayar bağlantılı genel sekreterini" koruyacağım diye daha ne gibi garipliklere imza atacak?

medyaspor'un önemli notu:

fotoğrafı hâlâ net göremiyorum diyorsanız, medyaspor'u okumaya devam edin...

ama bu gece yatağınıza yattığınızda şu soruyu mantıklı bir cevap bulana kadar kendinize tekrarlayın durun:

söz konusu skandaldan tek karlı çıkan taraf hangisi?

beşiktaş kulübü ve başkanı yıldırım demirören değil mi?

beşiktaş, kalecisinin oyundan atıldığı, son dakikalarda bobo'nun kaleye geçmek zorunda kaldığı bir karşılaşmayı, tarihi bir zafer kazanarak galip bitiriyor.

düşünsenize, 1 hafta içinde tff, beşiktaş'ın hükmen mağlup sayıldığını açıklıyor...

bu maç sonrasında puan kaybedilen i.b.b. spor, kupaya veda edilen rizespor ve mağlup olunan fenerbahçe maçları peş peşe... tüm bu olaylar 14 gün içerisinde...

böyle bir hükmen mağlubiyet kararı açıklansa, birileri tarafından örtbas edilmese, demirören'in o başkanlık koltuğunda oturmaya devam etmesine imkân, olanak yok...

peki bu kısacık dönemde, yani topu topu 14 gün içerisinde, demirören ne yapıyor? haluk ulusoy'a ve onun yönetimine karşi olduğunu açikliyor!

affan keçeci'yi istifaya davet ediyor! mevcut federasyonla köprüleri yakiyor!

kısacası, herkesi ama herkesi çok şaşirtiyor!

şimdi bu gece yatağınıza yattığınızda, bu soruyu tekrar tekrar kendinize sorun:

"nasıl oldu da "kupayı saffet amcasına götüren" beşiktaş başkanı, birdenbire haluk ulusoy'un karşısına geçti?"

sorun, sorun...

cevabını bulana kadar sorun...

bulamazsanız, medyaspor'u okuyun...

iyi uykular!

--spoiler--

ayrca tff'nin galatasaray kökenli olan bu yöneticisinin bjk'yi bu denli koruması da başka bir araştırma konusudur.

türk futbolunda kirli dolaplar dönüyor bunu hapimiz biliyoruz. ama bunun bu kadar aleni olması ve mevcut yöneticilerin bu olaya karıştıkları halde bırakın istifa etmeyi en ufak açıklama bile yapmıyor olmaları bulundukları koltukları hükemet ile olan ilişkilere borçlu olmalarından kaynaklı olsa gerek. sanırım bu da daha da üzücü olan yanı.

bu arada bu konuyla ilgili nilay yılmaz'ın milliyet gazetesi'nde, herkes sus pus! başlığıyla kaleme aldığı yazısı:

geçtiğimiz salı günü gazetelerin spor sayfalarında;gizlenen skandal, tarihi skandal; başlıklarıyla yer aldı haber...

--spoiler--
geçen sezon oynanan trabzonspor-beşiktaş maçında siyah-beyazlı ekibin esame listesine talimatlar emrettiği halde 22 yaşından küçük bir oyuncu yazmadığı, hükmen yenilgiye yol açacak bu hatanın dönemin futbol federasyonu tarafından gizlendiği iddiası basının temel gündemiydi.

trabzonspor eski başkanı nuri albayrak dönemin federasyon başkanı haluk ulusoy!u suçladı, sivasspor başkanı mecnun odyakmaz iade-i itibar istedi, gerekirse uefa'ya gideceklerini söyledi...
federasyon, talimata göre itiraz 5 gün içinde yapılmadığı için sivasspor'a olumsuz yanıt verdi, ancak konuyla ilgili soruşturmanın derinleştirilmesini ve ortaya çıkacak bilgilerin kamuoyu ile paylaşılmasını kararlaştırdı.

sonra...

medyaspor internet sitesi ertesi gün bir haber yaptı: ;hasıraltı dosyasının sorumlusu lütfi arıboğandır!;

tamamlanan her müsabakanın isim listesi, tff'nin istanbul'daki merkezine gönderilir ve burada bilgi işlemde çalışan profesyoneller tarafından sisteme işlenir. müsabaka isim listesinde bir kural dışılık varsa, sistem otomatik olarak uyari verir!..

bilgi işlem bölümü doğrudan genel sekretere bağlıdır ve sorumlusu lütfi arıboğan'dır...
bilgi işlem bu maçtaki kural dışılık konusunda genel sekreteri uyardıysa, genel sekreter bu konuyu dönemin başkanı haluk ulusoy'a taşımış mıdır? lütfi arıboğan bu konuda haluk ulusoy'u bilgilendirdiyse ve iddia edildiği gibi ulusoy'dan aldığı talimat gereği olay hasıraltı edildiyse, derhal bildiklerini kamuoyuyla paylaşmalıdır...
bildiği halde sakladıysa, başkanvekili olarak görev ihmali söz konusudur. istifa etmelidir. olay konusunda bilgisi yoksa, dönemin maaşlı genel sekreteri olması nedeniyle bir profesyonel olarak o hatalıdır, yine o sorumludur...

basın neden susuyor?

o maçı hatırlarsak 2-0 dan maçı çeviren beşiktaş, kaleci rüştü'nün haksız bir kararla atılmasıyla 10 kişi kalmış ve oyuncu değişikliği hakkını tamamladığı için de kaleye bobo geçmişti. böyle bir maçın ardından menacer sinan engin, kazandıkları için konuşmadığını ama kaybetselerdi çok ağır konuşacağını belirtmişti. tüm bu bürokratik skandalın arkasında ne dönüyor bilmiyorum ama sanıyorum travmatik bir maçın ardından beşiktaş'ı hükmen yenik ilan etmek anlaşılan futbol federasyonu için fazla cesur bir hamle olacaktı.

tekrarlıyorum ki durum nedir bilmiyorum, zaten sanırım kimse bilmiyor. bilenler de konuşmuyor ama türkiye'de futbolun temiz oynanmasını isteyen herkes için bu durum yeterince açık bir örnektir.
türk futbolunda herkes cennete gitmek istiyor ama kimse ölmek istemiyor.

ve suskunların başında gelen sinan engin...
merak ediyorum tamamen kendi sorumluluk alanındaki hata için nasıl bir açıklama yapar.
en azından kendine...

bir de beşiktaş başkanı yıldırım demirören var...
başka takımlar lehine yapılan hatalarda esip gürleyen demirören, hata lehine yapıldığında hayatından endişe edilecek kadar sessizliğe gömülmüş durumda...

peki... bizim anlı şanlı spor basınımız ne yapıyor bu konu üzerine?

bir sessizlik hakim spor camiası semalarında...
onun yerine güiza'nın eşiyle, skibbe'nin eşinin türk olduğunun aylar sonra ortaya çıkarılmasıyla ilgilenmek daha mı geçer akçe? ya da aragones'i veya skibbe'yi tartışmak daha mı önemli?

ses verin lütfen!
--spoiler--