bugün

ceset

Beynim bir ev.

Evimin içinde kilitli bir kapı var. Bu kapının olduğu tarafa bile bakmıyorum yıllardır. Yanlışlıkla baksam bile kafamı çeviriyorum. Görmesem daha iyi, böyle yaşanır görmesem diye düşünüyorum. Kaç yıl geçti ben görmedim o kapıyı. içerde ne varsa eksikliğini unuttum. Var hayatımda bir eksiklik farkındaydım ama ne olduğunu unuttum işte. Yok edemesek de girmeyelim işte o odaya.

Bugün duvar yıkıldı. Ben kapıdan tarafa bakınca bile stres terleri döküyorken, bugün duvar yıkıldı. Kapıyı unutmaya çalışırken odayı gördüm.

Bir ceset.

Yatıyor öyle kan revan içinde. Kemikleri tuz buz. Hiçbir organı yerinde değil. Delik deşik, parça parça.

Bir ceset.

Bırakıp çıkmışım işte. Kapısını kilitlemişim. Demişim ki ben girmezsem bu odaya, unutursam bu kapıyı, yaşarım işte lan. Yaşarım be. Bırak da yaşayayım be. Eksik meksik. Ne olacak ki?

Bugün duvar yıkıldı. içerde bir ceset.

Benim cesedim. O zaman öldürmüşüm işte kendimi. Kendimi hissetmeden yaşıyorum. Sırası mı şimdi? Belki de sırası. Göstere göstere yıkılmadı mı bu duvar? Madem açmıyosun kapıyı al ulan duvarını yıkarız mezarının der gibi yıkmadılar mı?

Sık sık ben hasta mıyım lan diye düşündüm. Kendim gibi hissetmiyorum. Bir şey eksik. Unutmuşum işte, hatırlamaya değer mi? Unuttuysam bir bildiğim vardır diye diye geldim bugüne. Eksik meksik. Ne olacak ki?

Ama şimdi olmuyor işte. Bir ceset. Gömülmemiş. Yakılmamış. Odaya kilitlenip unutulmaya bırakılmış. Tanıyorum kendimi. Yarım iş bırakmam. Zamanı gelir, yolunu bulur diriltirim diye bırakmışımdır oraya. insan kendi cesedini gömmeye nasıl kıysın?

Bir ceset.

Benim cesedim.

Diriltirim lan ben bu cesedi!