bugün

25 haziran 2018 muhalif yazarlara çağrı

24 haziran genel seçimlerinde hayal kırıklığına uğrayan muhalif yazarlara önümüzdeki dönemler için manifesto niteliğindeki çağrıdır.

merhaba arkadaşlar.
denedik olmadı, umutlandık umutlarımız kırıldı.
emin olun ki yanlış bizde değil. yanlışı kimin yaptığı ortada, yanlışı yapanlar yanlışı seçenlerdir.

hiç halkçı görünmemize, halkçı söylemlerde bulunmamıza gerek yok.
bu millet bu şekilde ne yaparsak yapalım yanlışı seçmekten vazgeçmeyecek. çünkü insanların büyük çoğunluğu çalışarak üreterek bir şeyler başarmayı, bir şeyler elde etmeyi düşünmüyor.
onlar ne kadar fazla dindar gözükürsek o kadar karnımız doyar derdinde.

bizler hayat standartlarımızdan ve yaşam kalitemizden ödün vermeden normal yaşamlarımıza devam etmeliyiz.
artık bırakalım, halk yanlışı kendi görsün.
"eee görmüyorlar" diyeceksiniz. emin olun biz bırakırsak görecekler.

örneğin, dolar kurunun yüksek olduğundan, ekonominin kötü olduğundan bahsetmeyelim.
şeker fabrikaları satılmış. hiç ilgilenmeyelim.
şeker fabrikaları satılan illerin tamamında (alpullu hariç) akp tulum çıkardı.

yani orada şeker fabrikası satılmasın diye protesto eylemine katılan şeker pancarı çiftçisi gitti oyunu yine ampule bastı.
biz onun için mücadele ettik, değdi mi?

ordu'lu, giresun'lu fındık üreticisi, fındık ağaçlarını kesti, kopardı fındık para etmiyor diye, gitti yine akp'ye vurdu mühürü.
biz onların sorunlarını dile getirdik. değdi mi?

eskişehir alpu'da termik santral kuracaklar, o bölgede tamamen tarım bitecek, halk zehirlenecek dedik. zehirlenecek olan alpu halkı ne yaptı? gitti kendini zehirleyecek olanlara yüzde 63 oy verdi.

soma, reyhanlı ne yaptı?
suriyelilerle dolu gaziantep, kilis, hatay ne yaptı?

bütün bunları biz konuştuk, onlar için yazdık çizdik ne oldu?
değdi mi?

şimdi onlar tercihlerini yaptılar.
kek yemek, millet bahçelerinde yatıp yuvarlanmak istiyorlar.
doların 7 lira olması onları ilgilendirmiyor.
patates, soğan 10 lira olsa da oylarını verecekleri yer belli.
mazot 10 lira olsa bile onlar hep 50 liralık alıyorlar.
126 ülkeden tarım ürünü ithal etmemiz, gemiler dolusu ithal hayvan getirmemiz onların umurunda değil.

şimdi soruyorum, bu halk için mücadele etmeye değer mi?

benim önerim şu.
eylemsiz kalın.
ülkenin sorunlarını görmezden gelin, ilgilenmeyin, ters manyel yapın.

misal, suriyeliler bir olaya mı karıştı?
suriyelileri destekleyin, "oh reis ne iyi yaptın da getirdin ümmet kardeşlerimizi, birkaç milyon daha getir" deyin. sonuçta suriyeliler size değil, akp'ye oy verenlere zarar veriyor, sizinle değil, onlarla iç içe yaşıyor bunu unutmayın.

bilmem anlatabiliyor muyum ne demek istediğimi?

bu şekilde akp'ye oy verenlerin uyanmasını sağlayacağız.
bırakalım ilk taşı onlar atsın.
bırakalım "açız ulan biz" diye ilk onlar isyan etsin.
bırakalım "lan ülkede bu kadar imam hatipliyi napacağız" diye onlar sorgulasın.
bırakalım çocukları işsiz kaldığında, parasız kaldığında cinnet geçirsin.

tepkisiz kalalım.
bir süre hiç tepki vermezsek, onlar tepki vermeye başlayacaklar.

ama biz her şeye tepki verdikçe, onlar otomatik savunma pozisyonuna geçiyor, biz haklıysak dahi, haksız olanı savunup yanlış yolu seçiyorlar.

çünkü onların tepkileri aslında bize.
bizim yaşam tarzımıza, bizim hayat standartlarımıza tepkililer.
bizim gibi yazamıyor, bizim gibi konuşamıyorlar.
bizim gibi öpüşüp, sevişemiyorlar.
sen bir kadına 150 karakterli bir mesajla derdini anlatabiliyorken, bir kadına hangi çiçeği alıp onu hangi restorana götüreceğini biliyorken, o kadınla konuşmayı değil tecavüz etmeyi düşünüyor, yapamayınca da gidip kediye köpeğe halleniyor.

yani, bizim yaptıklarımızı yapmak istiyorlar fakat yapamıyorlar, yapmayı deniyorlar fakat olmuyor.
işte onların bütün meseleleri bu.
bizim gibi olmak isteyip başaramamaları...

bu vesile ile onlara bir fırsat verelim, en azından bizim gibi düşünebilsinler, sorgulayabilsinşer.
bunu bir süre deneyelim. sonuç alacağımızdan eminim.

bekleyin, ilk taşı onlar atsın. sonra devreye biz nasılsa gireriz...