bugün

sözlük yazarlarının itirafları

Bundan bir yıl evvel; yine böyle evde boş boş oturup, sıkıcı hayatımı anlamlandırma çabalarına girdiğim vakitlerden bir vakit, instagram üzerinden bir takip isteği aldım.
Tanımadığım birisi. Kabul ettim, mesajla hemen kendisinin olduğu bir görüntüyü yolladı ve "bu benim" dedi.

Cesur ve beklenmedik hareketi bende birtakım şüpheler uyandırmış olacak ki; biraz soğuklukla cevap verdim.
"iyi de bana ne, neden attın bunu?"

Elbette böyle bir cevap vermiş olmamda ; ağzından salyalar akan abazan görüntüsü vermemek de etkendi.

Gel zaman git zaman muhabbetimiz daha da ilerliyor, daha samimi hale geliyorduk. Numaramı verdim, kendisi beni gece yarıları gizli numaradan arıyor, çoğu zaman ben anlatıyordum, o ise dinliyordu.
Kendisi hakkında bilhassa da duyguları hakkında konuşmayı pek sevmezdi. Söylemek isteyip de bir türlü söyleyemedikleri dilinin ucundaymış hissiyatı uyandırırdı bende.

Kendisi kocaeli'nde tıp okuyan, istanbullu, 170 boyunda, sarışın, güzel olduğu kadar da tatlı bir kızdı. Geçmişteki yanlış ilişkilerinden yıpranmış olduğunu anlıyordum.
Ben muhabbeti bir telefon arkadaşlığından çok daha öteye taşımaya çalışırken, kendisi bunu istemiyordu.
Belki de ikimizde yalnız zamanlarımızda, birbirini dinleyen iki yabancıdan başka bir şey değildik ve asla daha fazlası da olamayacaktık.

Yine böyle uzun gece yarısı sohbetlerinden birinde, durdu ve bana şu soruyu sordu ;

"ben senin neyinim"... Düşündüm, sen benim neyimdim sahi, biz neydik.
Aklıma Attila ilhan'ın şu şiiri geldi. Kısa bir sessizlikten sonra ona bu şiiri okudum ;

"Sen benim hiçbir şeyimsin
Yazdıklarımdan çok daha az
Hiç kimse misin bilmem ki nesin
Lüzumundan fazla beyaz
Sen benim hiçbir şeyimsin
Varlığın yokluğun anlaşılmaz

Galiba eski liman üzerindesin
Nasıl karanlığıma bir yıldız olmak
Dudaklarınla cama çizdiğin
En fazla sonbahar otellerinde
Üniversiteli bir kız uykusu bulmak
Yalnızlığı öldüresiye çirkin
Sabaha karşı öldüresiye korkak
Kulağı çabucak telefon zillerinde

Sen benim hiçbir şeyimsin
Hiçbir sevişmek yaşamışlığım
Henüz boş bir roman sahifesinde
Hiç kimse misin bilmem ki nesin
Ne çok çığlıkların silemediği
Zaten yok bir tren penceresinde

Sen benim hiçbir şeyimsin
Yabancı bir şarkı gibi yarım
Yağmurlu bir ağaç gibi ıslak
Hiç kimse misin bilmem ki nesin
Uykumun arasında çağırdığım
Çocukluk sesimle ağlayarak

Sen benim hiçbir şeyimsin"

Kısa bir sessizlikten sonra, benim her şeyim olmanı istiyorum dedim.
O sustu, ben sustum.
Yine ağlamaya başlamıştı eski günlerdeki gibi...

Neden ağladığını söylemez, ağladıkça sesi daha bir hüzünlenirdi.

işte böyle gel gitli bir ilişkiden yeterince yıpranmış ve üzülmüştüm.
Asla beraber olamayacağımıza kanaat getirmiştim, iki tarafında böyle acı çekmesine, yıpranmasına gerek yok diye düşündüm.

instagram hesabımı kapattım, hattımı değiştirdim ve elveda diyerek gittim. Gideceğimi söylediğim zamanki sesinin telaşını, hüznünü hala duyuyorum.
içten içe "gitme" diye haykırışını...

işte senden bana bir adın kaldı geriye, bir de o eskitemediğim güzel yüzün...

Yaren

"Eskitiyorum eskitiyorum kalıyor ne kadar güzel olduğun."

Edit: https://youtu.be/Zlwe-mzDbVc