bugün

kavramlar

kavramlarla yaşar, konuşur ve düşünürüz. medeniyet kavramlarla kurulur.

kavramlarına sahip çıkamayan, kavramlarına yüklediği anlam hazinesini gün geçtikçe tüketen ve medeniyetinin kavramları yerine ithal deyimleri kullanmayı tercih eden bir toplum bir gün benzemeye çalıştığı toplumun boyunduruğu altına girmeye mahkumdur.

gelişmişliğin reel ölçütlerinden biri de kavram portföyü ve kavramlar arasındaki ince nüanslara dikkat edilerek konuşma dilinde bu kavramları yerli yerinde kullanabilme yetisidir.

aynı dili konuşmamıza rağmen bir türlü anlaşamamamızın sebebi kavramlara hakim olmayışımızdır. bu noktada iki sorun ortaya çıkmaktadır. ilki şeklen aynı cümlelerin kurulmasına rağmen manada anlaşamamak durumudur. sorun cümlede kullanılan kavramların kişilerin anlam dünyasındaki tezahürünün farklı olmasından kaynaklanır. özellikle siyaset konuşulurken bu tarz bir sorunla çok karşılaşılır. bu nedenle bu tarz tartışmalara ya hiç girmemeli ya da tartışma adabına sahip bir kimse bulunup üzerinde konuşulacak konulara ait temel kavramlar daha tartışmaya başlamadan tanımlanarak belirgin hale getirilmelidir. ikinci bir hususta aslında manen aynı şeylerin anlatılmasına rağmen şeklen -kavramlara farklı manalar yüklendiğinden- ulaşılması beklenen noktaya ulaşamamaktır. bu da taraflardan birinin veya her bir tarafın kavramları yerli yerinde kullanmamasından ileri gelir ki bu kökleri melez medeniyet buhranına dayanan bir sorundur.