bugün

8 mart dünya kadınlar günü

hayatımın en başından itibaren kadın gibi davranamadım. kadınların basmakalıp davranışları yani toplumun tutuşturduğu bir takım davranışlar bana uygun gelmedi. sporu ve savaş oyunlarını çok sevdim. abimle takılmak çok hoşuma gidiyordu. erkek gibi hissetmiyordum. sadece kadınlara toplum tarafından bahşedilmeye çalışılan zayıf, kırılgan ve zarif özellikler bana göre değildi. güçlü olmayı seviyordum. Toplumun bende görmek istediği kaybetmek, kaçmak, susmak veya herkes içinde ağlamak kişiliğimde yoktu. sonuna kadar pes etmeden mücadele ederdim. sanatla duygusal yanımı pekiştirirdim. sporla sinirli ve enerjik tarafımı. zekamla ise okuldaki başarımı. etrafımdaki insanların özellikle annemin toplumun belirlediği kadınsı davranışlara uyum sağlayamadığım için üzerime geldiğini farkettim ve o role bürünmek için bayağı çabaladım. ilkte etrafımdakileri mutlu ettiğimi düşünerek mutlu oldum. sonra abartmaya başladım. bu ben değilim dediğimde suratımda makyajla elimde düzleştiriciyle aynaya bakıyordum. sevdiğim çoğu şeyi kaybetmiştim. savaş oyunlarındaki mutluluğumu, voleybol maçlarında kazandığım zamanki zaferimdeki özgüvenimi, derslerde başarı sağladığım zaman mutlu oluşumu, şarkı söylerken kafamın resetlenmesini, bilime olan merakımla coşmam.hiçbiri yoktu. insanlar çok fazla konuştular. sürekli kim olmam gerektiğini ve nasıl davranmam gerektiğini söylediler. kendim olarak kalamadım çünkü çok fazlaydılar. sürekli cinsel obje olarak algılandım. evliliğe uygun kadın rol modele hazırlandım. fabrika üretimiydim sanki. kimse olduğum gibi kabul edip sevmedi. güldüm sorun oldu. somurttum sorun oldu. bıktım artık. böyle bir günün olması bile beni çok üzüyor. mustafa kemal atatürk olmasaydı intihar falan ederdim heralde. kadınların ve erkeklerin eşit olması dileğiyle...