bugün
- haysenin1211
- jose mourinho18
- savaştaki ülkelerden daha fazla enflasyon olması14
- amerikan film klişeleri10
- kürtçülerdeki diyap ağa düşmanlığı9
- gideon reid morgan jj25
- bizi tanrı değil bilim kurtaracak10
- namaz kılmayan türk değildir17
- esma bint mervan15
- fenerbahçe12
- herkesle iyi geçinmek20
- atatürk'ün yabancılarla evliliği desteklememesi11
- tatvan belediyesinde rte'nin resminin indirilmesi34
- anın görüntüsü17
- meral akşener13
- aziz yıldırım ve ali koç'un canlı yayına çıkması43
- dursun özbek'in aziz yıldırım'a verdiği ayar9
- erkek sünnetine 18 yaş sınırı getirilmesi23
- maca sekiz8
- erkek erkeği siker mi15
- yazarların bira içme rekorları13
- tezgahtarlık yapan doktora mezunu27
- türkiye de ku klux klan benzeri yapılanmalar8
- aziz yıldırım12
- bir hafızın ateiste karşı müthiş açıklamaları9
- 9 haziran 2024 fenerbahçe başkan seçimi11
- kürt milliyetçiliğinin çok komik olması16
- zalbert ramstein9
- irem derici'nin erkek sevdası12
- akp nin iktidardan düştüğü gün13
- sözlükten hatun kaldırmak8
- ankarayı sel aldı27
- iskilipli atıf hoca8
- ali koç ve aziz yıldırım başkanlık seçimi8
- bik bik'in gece kapısına gidip serenat yapmak13
- giden gider9
- kemalist rejimin astığı hocalar8
- vallahi de kemal'in düşmanıyım10
- dünyanın en güzel kızıyla karşılaşmak10
- kıza iğne batıran türbanlı14
- kendini bir görsel ile anlat22
- uludağ sözlük köpek avlama timi18
- allah'ın bizi yobazlarla imtihan ettiği gerçeği8
- saraca silsüpüroğlu12
- hafta içi avm kafelerinde oturan menopoz karılar13
- kızılcık şerbeti 2 nci sezon finali11
- aktroll yazarları donuzlayıp umursamamak10
- evlendikten sonra çok daha iyisiyle karşılaşmak21
- xdearm10
- sözlükte kendinize yakın hissettiğiniz kişiler10
Yeni bir 'Hababam Sınıfı' çekiliyormuş... Aynı adlı filmlerin bilmemkaçıncısı. Gerçekten de bu Hababam işi, hababam debabam üretilen bir diziye dönüştü, 'Asmalı Konak' misali.
(Bu kez, ülkemizi saran Amerikan uşaklığı akımına o da uymuş, yeni bölümün adı 'Hababam Sınıfı Forevır' olmuş! Fak yu...)
Günlerden pazardır, hadi azıcık 'nostalji yapayım' da, eski gazetelerdeki pehlivan tefrikalarına, ya da otuz iki kısım tekmili birden eski sessiz filmlere benzedi diyeyim.
Ancak, o tür 'serial' eserlerde aksiyon gelişir, Hababam Sınıfı'nda gelişmiyor. Her bölüm, yeni bulunmuş öğrenci gırgırlarıyla, önceki bölümlerin tıpkısının aynısı.
Araya, çeşni olsun diye beden eğitimi öğretmeniyle fizikçinin aşkı falan da katılıyor... Ama kalıp aynı.
Hababam Sınıfı, gelmiş geçmiş bütün 'okul mavralarının' usturuplu bir sentezidir, ve mektep medrese görmüş herkes tarafından da beğenilir, başta öğrencilikte on sekiz yılını geçirmiş bu fakir olmak üzere.
Özü, 'otuzlu yıllarda' Kastamonu Öğretmen Okulu'nda geçen yatılı mektep gırgırına dayanır (asıl romanda inek Şaban, Tulum Hayri falan geceleri Greta Garbo'nun düşünü görüyorlardı!), ama her yeni gelen öğrenci kuşağı da onda kendinden bir şeyler bulmuştur. Yazılıda kopya çekmemiş, hocanın iskemlesine raptiye koymamış var mıdır?
Ancak, odur işte... Yani, başka bir şey değildir...
Arkadaşlar, gerçekçi olalım, rahmetli Rıfat Ilgaz ne yazık ki büyük bir yazar falan değil.
Mizahçı olarak da bir Aziz Nesin'in eline su dökemez, ancak işte Muzaffer izgü'yle falan boy ölçüşür.
Heves ettim, 'diğer' eserlerini de aldım okuyayım diye, çok ilkel, çok yavan geldi; okuyamadım, yarım bıraktım.
Ama 'solcu' olduğu için Cumhuriyet Gazetesi tarafından ısrarla 'büyük yazarımız' diye pompalanmaktadır. Kendi bilecekleri iş tabii.
Bu düşük ve 'banal' düzey, Yeşilçam ilkelliği ve paspallığıyla da desteklenince, ortaya birbirinden kötü ama halkın çok sevdiği filmler çıktı. Tıpkı Kemal Sunal filmleri gibi.
Olabilir, halkımız Recep Tayyip Erdoğan'a da oy veriyor, bu da kendi bilecekleri şey.
Belki de, hani tıpkı okumamış, hayatta hiçbir hocası olmamış futbolcu oğlanların ota boka 'hocam' diye seslenmeleri gibi, halkımız da bu filmlerde, 'kendi gidemediği okulu yakından, içinden görüyor' da böyle bir tatmin sağlıyor bilinçaltında... 'Ben de okusaydım böyle gırgırlar yaşayacaktım demek ki' diye göğüs geçiriyor...
Eh, 'halk anlasın' diye 'forevır' şeklinde yazılan Hababam Sınıfı Forever bu fakiri kesmez; ben kendi payıma, daha ileri bölümlerini de beklerim bu soytarılığın. Örneğin, 'Hababam Sınıfı Lara Croft'a Karşı', ya da 'Hababam Sınıfında Görevimiz Tehlike' falan gibi. Aslında en güzeli de, Matrix kahramanı Keanu Reeves'i o sınıfa yazdırmak olurdu (Lawrence Fishburne, okul müdürü 'Arap Muzaffer')...
Böylece, 'acaba Türkiye'de milli eğitim gerçek mi yoksa yalnızca sayın bakanın düşlerinde geçerli bir kandırmaca mı' gibi derin felsefe soruları da atabilirdik ortaya...
Tabii, eski kuşaktan bir 'yirminci yüzyıl adamı' olarak, 'Hababam Sınıfı Pardayyan'a Karşı' gibi çeşitlemeleri tercih etmez de değildim ama, ne yapacaksın, çağa ayak uydurmak gerekiyor.
Siz de adamsanız, 'Hababam Sınıfı Asmalı Konak'ta' filmini yapıp Kel Mahmut'la Seymen Ağa'yı karşı karşıya getirin ki, biz ona film diyelim. Örneğin Refüze Ekrem'le Nurgül Yeşilçay aşkı işlenebilir, filmin sonunda Güdük Necmi Özcan Deniz'i vurabilir... Fatih Altaylı arkadaşımız da galasına gider ve çok beğenir. Ancak bu kez, 'gördüğü en müthiş gazeteci' Ertuğrul Özkök'ün kalleşlik edip filmin sonunu kamuoyuna açıklamaması şartıyla!
Filme gitmeye ne hacet, 'memleket filim' be abi!
engin ardıç
(Bu kez, ülkemizi saran Amerikan uşaklığı akımına o da uymuş, yeni bölümün adı 'Hababam Sınıfı Forevır' olmuş! Fak yu...)
Günlerden pazardır, hadi azıcık 'nostalji yapayım' da, eski gazetelerdeki pehlivan tefrikalarına, ya da otuz iki kısım tekmili birden eski sessiz filmlere benzedi diyeyim.
Ancak, o tür 'serial' eserlerde aksiyon gelişir, Hababam Sınıfı'nda gelişmiyor. Her bölüm, yeni bulunmuş öğrenci gırgırlarıyla, önceki bölümlerin tıpkısının aynısı.
Araya, çeşni olsun diye beden eğitimi öğretmeniyle fizikçinin aşkı falan da katılıyor... Ama kalıp aynı.
Hababam Sınıfı, gelmiş geçmiş bütün 'okul mavralarının' usturuplu bir sentezidir, ve mektep medrese görmüş herkes tarafından da beğenilir, başta öğrencilikte on sekiz yılını geçirmiş bu fakir olmak üzere.
Özü, 'otuzlu yıllarda' Kastamonu Öğretmen Okulu'nda geçen yatılı mektep gırgırına dayanır (asıl romanda inek Şaban, Tulum Hayri falan geceleri Greta Garbo'nun düşünü görüyorlardı!), ama her yeni gelen öğrenci kuşağı da onda kendinden bir şeyler bulmuştur. Yazılıda kopya çekmemiş, hocanın iskemlesine raptiye koymamış var mıdır?
Ancak, odur işte... Yani, başka bir şey değildir...
Arkadaşlar, gerçekçi olalım, rahmetli Rıfat Ilgaz ne yazık ki büyük bir yazar falan değil.
Mizahçı olarak da bir Aziz Nesin'in eline su dökemez, ancak işte Muzaffer izgü'yle falan boy ölçüşür.
Heves ettim, 'diğer' eserlerini de aldım okuyayım diye, çok ilkel, çok yavan geldi; okuyamadım, yarım bıraktım.
Ama 'solcu' olduğu için Cumhuriyet Gazetesi tarafından ısrarla 'büyük yazarımız' diye pompalanmaktadır. Kendi bilecekleri iş tabii.
Bu düşük ve 'banal' düzey, Yeşilçam ilkelliği ve paspallığıyla da desteklenince, ortaya birbirinden kötü ama halkın çok sevdiği filmler çıktı. Tıpkı Kemal Sunal filmleri gibi.
Olabilir, halkımız Recep Tayyip Erdoğan'a da oy veriyor, bu da kendi bilecekleri şey.
Belki de, hani tıpkı okumamış, hayatta hiçbir hocası olmamış futbolcu oğlanların ota boka 'hocam' diye seslenmeleri gibi, halkımız da bu filmlerde, 'kendi gidemediği okulu yakından, içinden görüyor' da böyle bir tatmin sağlıyor bilinçaltında... 'Ben de okusaydım böyle gırgırlar yaşayacaktım demek ki' diye göğüs geçiriyor...
Eh, 'halk anlasın' diye 'forevır' şeklinde yazılan Hababam Sınıfı Forever bu fakiri kesmez; ben kendi payıma, daha ileri bölümlerini de beklerim bu soytarılığın. Örneğin, 'Hababam Sınıfı Lara Croft'a Karşı', ya da 'Hababam Sınıfında Görevimiz Tehlike' falan gibi. Aslında en güzeli de, Matrix kahramanı Keanu Reeves'i o sınıfa yazdırmak olurdu (Lawrence Fishburne, okul müdürü 'Arap Muzaffer')...
Böylece, 'acaba Türkiye'de milli eğitim gerçek mi yoksa yalnızca sayın bakanın düşlerinde geçerli bir kandırmaca mı' gibi derin felsefe soruları da atabilirdik ortaya...
Tabii, eski kuşaktan bir 'yirminci yüzyıl adamı' olarak, 'Hababam Sınıfı Pardayyan'a Karşı' gibi çeşitlemeleri tercih etmez de değildim ama, ne yapacaksın, çağa ayak uydurmak gerekiyor.
Siz de adamsanız, 'Hababam Sınıfı Asmalı Konak'ta' filmini yapıp Kel Mahmut'la Seymen Ağa'yı karşı karşıya getirin ki, biz ona film diyelim. Örneğin Refüze Ekrem'le Nurgül Yeşilçay aşkı işlenebilir, filmin sonunda Güdük Necmi Özcan Deniz'i vurabilir... Fatih Altaylı arkadaşımız da galasına gider ve çok beğenir. Ancak bu kez, 'gördüğü en müthiş gazeteci' Ertuğrul Özkök'ün kalleşlik edip filmin sonunu kamuoyuna açıklamaması şartıyla!
Filme gitmeye ne hacet, 'memleket filim' be abi!
engin ardıç
güncel Önemli Başlıklar