bugün

anksiyeteyle yaşamanın zorluğu

öyle birşeydir ki; sizi hem öldürmeden öldürür, hem de delirtmeden delirtir.

çocukluğumdan beri bu hastalıkla yaşıyorum, birçok kez tedavi gördüm ama asla tamamıyla geçmedi, yaşıtlarım mutlu mesut yaşarken ben ölüm döşeğindeki yaşlı insanlar gibi her dakika ölümü bekliyorum.

kaç kez testlere girdim, kaç kez birşeyin yok lafını duydum hatırlamıyorum bile ama öyle birşey ki bu, ben doktora bile inanmayıp kendimi hasta olarak görüyorum.

diyorum, ulan şükret haline nasıl hastalar var şu dünyada nankör diyorum, 5 dakika sonra yine öyle bir vuruyor ki bu lanet; ellerim ayaklarım buz kesiyor, kalbim göğsümden çıkacak gibi atıyor, başım deli gibi ağrıyor, titriyorum kendimi durduramıyorum, nefes alamıyorum, göğsüme öyle bir ağrı geliyor ki kesinlikle kalp krizi geçiriyorum diyorum.

ama 1 saat sonra hiç birşeyim kalmıyor. ne bileyim, beyin ya oyun oynuyor ya da biz öyle sanıyoruz. panik atak geliyor 10 dakika sonra geçiyor ama bu anksiyete 24 saat hiç ayrılmıyor üstünüzden.

yıllardır yaşarken ölüyorum ben, gençliğim harap oldu, çocukluğum harap oldu. allah hiç birinizin başına vermesin, ben artık tükendim.