bugün
- sözlük erkeklerinin sözlük kızlarına karşı tutumu11
- bütün sözlük erkekleri alçaktır15
- 21 eylül 2024 fenerbahçe'ye verilen penaltı18
- jose mourinho22
- neden sürekli kabız oluyorum18
- anın görüntüsü31
- sudekiray16
- sari renkli seker15
- sabah başlayan baş ağrısı8
- victor osimhen9
- bik bik'in mutfağına konuk olmak15
- mert hakan yandaş12
- eve çağıran erko20
- bimde çalışanda akıl var mı16
- metin arolat46
- 21 eylül 2024 fenerbahçe galatasaray maçı109
- fenerbahçe taraftarı30
- ismail kartal9
- the crying one9
- okan buruk19
- fenerbahçe nasıl kurtulur10
- sözlükte nefret ettiğiniz yazarlar ve sebepleri18
- gabriel sara'ya 19 milyon veren mallar9
- fenerbahçe9
- siber güvenlik başkanlığı10
- arkadaşlar sizce bu bana yakışır mı10
- sözlük erkeklerinin arabaları10
- seks kasedinizi yaymakla tehdit edilse naparsınız10
- herkes uyudu mu8
- aranızda medyum olan var mı12
- narin güran18
- fb gs'yi yensin götüme rakı şişesi sokarım8
- cumartesi gecesi fenerli yazarlar kucağa oturacak8
- b'u r c u24
- ya tarkan da ölürse10
- fenerbahçe galatasaray derbi sonucu ne olur15
- amca diyen kasiyer kız8
- otobüste uyuyamamak8
- bugün bir değişiklik yapalım bilgi entrysi girelim25
- kocam ol diyen kadın9
- bel çevreniz kaç cm11
- hangi sözlük kızıyla ne yapmak isterdin22
- nickli başlık açanlar kucağa alınacak12
- sağ yan ağrıması8
- hasta olsam geçmiş olsun der misiniz9
- bursa da başı açık öğretmen istmeyen okul müdürü19
- geçmiş olsun menuet13
- arkadaşlar beni neden insta'dan takip etmiyorsunuz12
- arkadaşlar cumaya neden gelmediniz11
- notaların cinsel ilişkiye girmesi10
Üniversitede matematiği 100 olabilen öğrencidir. Örnek: ben. Üniversiteye kadar Türkçe, edebiyat derslerim harikuladeyken matematik bana arapça gibi geliyordu.
Üniversitede bana ne olduysa, ders çalışmaya başladım. ingilizce ve matematik gibi derslerden 100 almaya başladım. Daha çok ilk üniversitemin ilk yılında 100 alıyordum. Bir an önce okul bitsin de eve gideyim mantığıyla ders çalışıyordum. Gezme yok, bilgisayar yok, sosyal hayat yok. Sadece yurt, okul, ders, kütüphane ve kitap okumak arasında geçiyordu zamanım.
Üstün dökmen'in "küçük şeyler" serisi çok motive etmişti o sıralar beni. Yelda hocamız iletişim sınavı için okuma ödevi olarak vermişti bu kitapları.
Bazen de okula ahmet Şerif izgören gibi Konuşmacılar gelince onları dinlemek için o tarz etkinliklere katılıyordum.
Ama en ufak bir ders arasında ya tek başıma kütüphaneye gidiyordum ya da spor olsun diye yurda gidiyordum; ders dışında da sahilde yürüyüş veya fitness yapıyordum; durduğum yerde durmuyordum yani.
Bunlar da ilk yıl derslerimin yüksek olmasını sağladı.
2. Yıl ise derslerden çok etkinliklere katılmak bana daha cazip gelmeye başladı. Sürekli etkinlik kovalar oldum. ilk yıl derslere aşırı yüklenmek artık bünyemde bıkkınlık yaratmıştı sanırım.
Bir de taş devri diyeti yaptığım için nohutları akşam suya koyuyordum ve ben uyurken onlar ses çıkarıyordu. O zamanlar suya konan nohutların ses çıkardığını bilmiyordum ve sesin nereden geldiğini bilmediğim için korkudan uyuyamıyordum. Tek kalıyorum odada, bir de aileden uzak bir şehirde, o yüzden 2 kat korku..
sabah 5'e kadar uyanık duruyordum. 5'te uyuyup 8 veya 9'da uyanıyordum; öyle olunca da 3-4 saatlik uykuyla sabah sabah uykusuz bir halde okula gitmek zor oluyordu.
Ama etkinlikler Geç saatte olduğu için seve seve katılıyordum. Hatta derste hocadan izin alıp etkinliğe katıldığım bile oldu. Örneğin bir gün Çanakkale Savaşları konulu bir konferans vardı, ders ile çakışıyordu. Hocadan izin istemiştim konferansa katılmak için ve izin vermişti sağ olsun, çok güzel bir Konferansı kaçırmamış oldum sayesinde.
Sonra o okulda şebnem hoca vardı çok iyi bir insandı. Bize matematik dersi veriyordu. Üstelik matematik öğretmeni değil; avukattı. Bizim temel hukuk derslerimize giriyordu ama matematik de anlatıyordu çok güzel.
Sonra Tatilde matematik çalıştım. BaşladığıM 2. Üniversitede ise matematikten 100 aldım. Benim gibi sözelci bir insan için bu, mucizevi bir olaydı.
Bak şimdi bunu hatırlayınca motive oldum bir anda.
Yani bu tecrübemi sizinle paylaşıyorum ki lisede matematikten 1 de alsanız, umutsuz olmayın diye.
Yıllar sonra içinizden bir matematik aşkı doğabiliyor.
Umutsuz olmayın; yaparsınız.
Üniversitede bana ne olduysa, ders çalışmaya başladım. ingilizce ve matematik gibi derslerden 100 almaya başladım. Daha çok ilk üniversitemin ilk yılında 100 alıyordum. Bir an önce okul bitsin de eve gideyim mantığıyla ders çalışıyordum. Gezme yok, bilgisayar yok, sosyal hayat yok. Sadece yurt, okul, ders, kütüphane ve kitap okumak arasında geçiyordu zamanım.
Üstün dökmen'in "küçük şeyler" serisi çok motive etmişti o sıralar beni. Yelda hocamız iletişim sınavı için okuma ödevi olarak vermişti bu kitapları.
Bazen de okula ahmet Şerif izgören gibi Konuşmacılar gelince onları dinlemek için o tarz etkinliklere katılıyordum.
Ama en ufak bir ders arasında ya tek başıma kütüphaneye gidiyordum ya da spor olsun diye yurda gidiyordum; ders dışında da sahilde yürüyüş veya fitness yapıyordum; durduğum yerde durmuyordum yani.
Bunlar da ilk yıl derslerimin yüksek olmasını sağladı.
2. Yıl ise derslerden çok etkinliklere katılmak bana daha cazip gelmeye başladı. Sürekli etkinlik kovalar oldum. ilk yıl derslere aşırı yüklenmek artık bünyemde bıkkınlık yaratmıştı sanırım.
Bir de taş devri diyeti yaptığım için nohutları akşam suya koyuyordum ve ben uyurken onlar ses çıkarıyordu. O zamanlar suya konan nohutların ses çıkardığını bilmiyordum ve sesin nereden geldiğini bilmediğim için korkudan uyuyamıyordum. Tek kalıyorum odada, bir de aileden uzak bir şehirde, o yüzden 2 kat korku..
sabah 5'e kadar uyanık duruyordum. 5'te uyuyup 8 veya 9'da uyanıyordum; öyle olunca da 3-4 saatlik uykuyla sabah sabah uykusuz bir halde okula gitmek zor oluyordu.
Ama etkinlikler Geç saatte olduğu için seve seve katılıyordum. Hatta derste hocadan izin alıp etkinliğe katıldığım bile oldu. Örneğin bir gün Çanakkale Savaşları konulu bir konferans vardı, ders ile çakışıyordu. Hocadan izin istemiştim konferansa katılmak için ve izin vermişti sağ olsun, çok güzel bir Konferansı kaçırmamış oldum sayesinde.
Sonra o okulda şebnem hoca vardı çok iyi bir insandı. Bize matematik dersi veriyordu. Üstelik matematik öğretmeni değil; avukattı. Bizim temel hukuk derslerimize giriyordu ama matematik de anlatıyordu çok güzel.
Sonra Tatilde matematik çalıştım. BaşladığıM 2. Üniversitede ise matematikten 100 aldım. Benim gibi sözelci bir insan için bu, mucizevi bir olaydı.
Bak şimdi bunu hatırlayınca motive oldum bir anda.
Yani bu tecrübemi sizinle paylaşıyorum ki lisede matematikten 1 de alsanız, umutsuz olmayın diye.
Yıllar sonra içinizden bir matematik aşkı doğabiliyor.
Umutsuz olmayın; yaparsınız.
Gündemdeki Haberler
güncel Önemli Başlıklar