bugün

kuantum fiziği

algıladıgımız hersey ; dokundugumuz cisimlere aslında dokunmadıgımız,gördüklerimizi aslında gormedıgımız,duyduklarımızı aslında duymadıgızı yani ses dalgalarının beynimizin kulak-beyin arası bir sonuc olmasından cok daha komplex oldugunu, aslında kuantum fizigini anlayamayacagımızı , ona sadece alısabilecegimizi,nesnel gozlemin bile esasında nesnel olmadıgını, bir deneye/formasyona gözlem yaptıgınız anda o olayın belli dogrularına ulasmanızın imkansız oldugunu cünkü olayın icinde oldugumuz icin biz de parametrelere dahil oldugumuzu, ulasabilmek icin enerjisiz gozlem yapmanızın gerektigini ki binlerce parametrenin de olaya dahil olmasıyla sonuclarının degisebilecegi. hücre icinde hücre gibi paradokslasan bir karısıklıgı oldugunu,newton fizigi gibi kalıp bilgilerin aslında ozellikle bir nedenlerinin olmak zorunda olmadıgını, einstein kendisinin kurup ama kendisinin bile icinde cıkamadıgını gosteren, su anda tam da bu anda gercegi yasamama ihtimalizin oldugunu ileri suren, atomun evrenin sonsuz bir ucundan sonsuz bir ucuna teleport olabilecegini one suren bilim felsefesidir. matematigin yetmedigi yerde düsünce gücüne halatları verdigimiz gizemli bolgedir. ozet olarak kuantum fizigini anladıgınızı dusundugunuz anda anlamadıgınızı farkedersiniz zaten kuantumu anlamak icin anlamamanız gerekir. kuantum fizigini en iyi beyinlerin bile ucundan anlayabildigini dusunursek birtakım insanlar tarafından agızlarına pelesenk edilerek rezil ediliyor itibar etmeyiniz. felsefe ile bilim aynı amaca farklı yollardan ulasmaya calısan kardesler. matematik diliniz yoksa dusunce gucunuz var.

icinde yasadıgımız dünyanın sorunlarının aslında var olmama ihtimali ne kadar güzel degil mi ?