bugün

ateş küreğiyle öldüresiye dövülen muro kedi

başlığı gördükten sonra, nasıl bir insanın etrafındaki diğer canlı türlerine karşı bu kadar acımasız olabileceğini idrak etmeye, anlamaya çalıştım. bu sebeple, google'a ciddi ciddi 'neden insanlar hayvanlara şiddet uygularlar' diye yazdım.

karşıma bir uzmanın, şu şekilde bir yorumu çıktı: " ...(hayvanlara uygulanan şiddetin temeli) bu dünyadaki en değerli varlığın insan olduğuna ve geri kalan her şeyin onun faydası için dünyada bulunduğunu savunan ve antroposentrizm şeklinde tanımlanan görüşe olan inancımızdır".

bilmiyorum ama bu tanım sadece insan-hayvan ilişkileri olarak değil de, sanki hayatımızın tümü için geçerli bir durum gibi geliyor bana. gereğinden çok fazla ben merkezci insanlar olduğumuzu hissediyorum. sanki her alanda (iş, okul, akrabalık ilişkileri vs.) etrafımızdaki diğer kimseleri ya potansiyel rakiplerimiz, ya da belli amaçlara ulaşabilmek için basamak olarak kullanabileceğimiz kişiler olarak görüyoruz. sanki artık bir şeyin 'varlıksal değerinin' olup-olmaması, 'sadece' bize ne kadar 'fayda' sağlayıp-sağlamadığı ile alakalı ki ötesinde bir yaşayışı idrak bile edemeyiz sanırım artık. kısacası, hepimiz kendimizden daha önemli bir ideal için mücadele etmeyi bırakan (ki bunu yapanlar da zaten bambaşka problemlere neden oluyor), egoistlere dönmüş durumdayız.

bu sebeple, eğer bir şeyin bize 'maddi' anlamda bir fayda getirmeyeceğini düşünüyorsak, o şeye (şekli ne olursa olsun) nasıl davrandığımızın ya da başına ne geldiğinin hiçbir önemi yok bizim için. (örnekler vicdansızlık anlamında birbirinin aynısıdır demiyorum kesinlikle ama) bu vurdumduymazlık kendini; bazen masum bir kediye acımasızca işkence edilmesinde, bazen sokakta dayak yiyen bir kadın gördüğümüzde kulaklığımızı takıp, hiçbir şey olmamış gibi yürümeye devam etmemizde ya da bizimle direk olarak bağlantılı olmadığı müddetçe, herhangi bir haksızlığa ses çıkarma ihtiyacı bile hissetmememizde kendini gösteriyor.

sonuç olarak; ya çevresi ile bağlantısı kopmuş robotumsu yaratıklara dönüşüyoruz. ya da bu ben merkezcilik içimizdeki vicdansızlık duygusu ile de birleşerek, bizi kedilere işkence yapan cani yaratıklara dönüştürüyor. her ne şekilde olursa olsun, bence hepimizin sağlam bir ruhsal tedaviye ihtiyacı var. toplum olarak (eğer şayet hala vakit varsa) hepimiz potansiyel psikopatlara dönmeden önce, bunun acilen yapılması gerekiyor. artık nasıl ya da ne şekilde olur bu onu bilmiyorum.