tuvaletteki kokunun üstünüze kalması

acayip sendromlara sokar insanı. sokturur. sokturttutturur. neyse..

şimdik, ben o kabindeki adam olarak tersten veriyorum hikayeyi... (the oricinalim ya!)

bir kere koştura koştura o kabine girmişsen, zaten belli ki pis işler peşindesin!
ama iş, asıl insanlığından tiksinecek seviyeye ulaştığında anlam kazanıyor.
o zaman dışardan gelen ayak sesi, su sesi, para se.. yok dur, para yok, ne parası.. neyse işte o ses, biliyorsun ki onun müsebbibi acayip tedirgin ve de gergin şu anda.. yüzündeki muşmula ifadeyi düşündükçe daha da keyifleniyor, coştukça coşuyorsun!

ve işte beklediğin an!
tuvaletin dış kapısı açıldı.. biri girdi içeri.. karşılıklı merhabalaşmayı duydun! iki musluk sesi, iki el yıkayan mesai arkadaşı.. işte tam da bu anda götüne başına hakim olup bir ölüm sessizliğine bürünebilmen gerek! aksi halde kurbanının ortada bulunan mevcut hava kirliliğiyle zerrece alakasının olmadığını faş etmiş olursun ki, bütün günün zehir oluyor sonra.. hiç gerek yok. iki dakika osurmayıver, zafer çok yakın!

edit: vürgüller.