bugün

ayrılık

ayrılık vakti gelir, yüreğinde hissedersin saatin tik taklarını, süren doluyordur; inanmak istemezsin, lakin sevdiceğinin zahiri, ölüm meleğiyle yer değişir... çırpınamazsın, itiraz hakkın kabul edilmez, müebbet yersin; sevgisizliğe...

"neden böyle oldu"nun muhasebesini tutarsın vicdan muhakemesinde, "çok mu üzerine gittim" dersin, ya da "hiç mi ilgilenmedim? sevmedim mi, değer vermedim mi, anlamadım, paylaşmadım mı? zorlukları görüp sürmesi için orta yolu bulma konusunda elimden gelen özveri, güven ve sadakati göstermedim mi? yetmedim mi? bütün bunlar; başka birisi için mi?"

hiç birisi değildir aslında neden. elinden gelen herşeyi yapmışsındır, herşeyi; herşeyi... fakat yetmez, yetinmez... "albatros" gibidir aşkının yüreği, "okyanuslar" aşmak ister, sen ise sadece kurak bir "ada"sındır; "dinlenmelik"... zira albatroslar dinlenmeyi sevmez, uçmak isterterler sonsuzun ötekisi; "kaf dağı"nın ardına, özgürlüğün güzel yüzüyle..

söylenecek söz yoktur, gitme denilmez; denilemez... karakterimizde kazılıdır bu, "gitme vakti" geldiğinde, "göçülür"; "orta asyadan" bu yana...

"korkma" der, "yaşayacaksın..."
"iyileşip eskisinden daha iyi olacaksın."
"güzel günler göreceksin."
"seni hep seveceğim!"

oysa sen hiç korkmamışsındır yaşamanın verdiği dayanılmaz acıdan, her yere yıkıldığında daha güçlü kalkmışsındır şakaklarının üstüne, güzel günleri de görmüşsündür sevdiğinle, sevmiş sevilmişsindir yeterince...

anlamanı ister, neden gitmesi gerektğini, neden bitmesi gerektiğini... "ayrılalım" der, " terket o zaman, çık kapımdan" dersin, göz yaşların kursağında...

gidene kal, kalana git denmez ya, o hesap işte, ayağı gitmek istemez, kafası zaten hiç seninle olmamıştır...

anlamanı ister, neden bitmesi gerektiğini...
aslında çok da iyi anlayacak kadar seviyorsundur onu, varlığının mucizesini içine çektiğin günden beri, iki "tanrısal ışık" görürsün bir araya geldiğinizde; "tanrı" olduğunu düşünürsün; "tanrıça"nın onuruyla...

anlamanı ister, neden gitmesi gerektiğini. gayet iyi anlıyorsundur.

fakat o anlamaz; farkında bile değildir, "cansız bedeninin"...

(bkz: ayrılık da sevdaya dahil)