bugün

kız babasının suratına telefon kapatmak

Cep telefonu öncesi zamanlara ait bir davranış biçimidir. Eskiden yani cep telefonu yokken mecburen ev telefonu kullanılırdı iletişim aracı olarak. O dönemlerde sevgilinizi ya da bir arkadaşınızı aradığınızda, telefon çalarken içinizde bir ürperti hissederdiniz. Zira baba açarsa mecburen telefonu kapatmak zorundaydınız, racon mu denir, görgü ya da görgüsüzlük kuralı mı denir bilinmez ama o telefon kapanırdı. Anne açarsa yine ıkına sıkına, olabildiğiniz en kibar halinizle "iyi akşamlar, ben x, y ile görüşebilirmiyim acaba ?" derdiniz, ama baba bir tabuydu, sanki aynı cümleyi babaya kursanız "noldu, zitcen mi?" şeklinde cevap verecek diye korkardınız.

O dönemin yazılı olmayan kurallarından biri de zaten, bu tip olaylara sebep olmamak için telefonu genelde babaların açmamasıydı, eğer ilişkiniz biliniyor olsa bile, babanın suratına telefon kapatmak bir saygı ifadesi olarak gözükürdü, hatta "aferin çocuğa öyle fırlamalık yapmıyor, saygılı" dendiğini bile işittim.

Bu telefon kapatma ritüelinin en sinir bozucu tarafıysa, bir kere telefonu kapattıktan sonra dikkat çekmeyecek ikinci aramayı yapmak için geçirmeniz gereken süreydi. O esnada telefonun evdeki yeri, babanın muhtemelen nerede durduğu, o süre içinde telefondan yeterince uzaklaşıp uzaklaşmadığı hesaplanırdı.

Görgüsüzlük gibi gözükse de özünde temiz bir davranış biçimiydi, keşke hep öyle temiz kalabilseydik.