bugün
- sütyen takmaktaki inanılmaz mantık hatası8
- karşı cinse giyim önerileri14
- şampiyonluk için yanak okşatmak28
- otoyol ve köprü geçiş ücretlerinin zamlanması20
- jose mourinho29
- nişanlı kalmanın saçma olması8
- aç karnına poğaça yemek10
- iyi bir insan olmak için ne yapmam lazım13
- en dindar özelliğiniz37
- 13 yaşındaki kıza tecavüz eden 28 kişi29
- chat sitesi kurmak9
- sözlük erkeklerinin bugünkü kombinleri15
- yaz aşkı varda kış aşkı neden yok11
- 19 mayıs 2024 galatasaray fenerbahçe maçı27
- doğum gününde hatırlanmamak19
- düşün ki o bunu okuyor8
- anın görüntüsü17
- en taşaklı kızların bizim sözlükte bulunması16
- en havalı erkek meslekleri16
- her erkeğin unutamadığı bir kadın vardır10
- burçlara inanmak9
- kezo dili ve edebiyatı8
- zall beceremiyorsan bırak git24
- sözlüğe yeni gelen masum erkek12
- bugün hangi kadın yazara ne diksem15
- hayatınızda kaç kere reddedildiniz19
- kahverengi gözlü olmanın hiç bir işe yaramaması14
- sözlük erkeklerini evire çevire pataklamak8
- hangi sözlük yazarı ile uyumak isterdin11
- şort diken müzisyen motorcu uzun boylu yazar11
- icardi1905 ile jakuziye girmek10
- kimsenin okumadığı sözlükte yazar olmak17
- ali koç9
- günahların takımı galatasaray13
- ayetullah hamaney'in mini etekli torunu20
- bir erkekle kız arkadaş olabilir mi sorunsalı8
- anneler günü8
- erkekler seks yapamayacağı kadınla arkadaş olmaz15
- bik bik için diktiğim şort21
- toplu taşımalardaki müzisyen sorunsalı8
- üstteki yazar gözünde nasıl canlanıyor13
- icardi19058
- piknikçi grubun varoş olduğunu anlama yolları15
- kızların mesajlara geç cevap vermesi16
- elinin değdiği anı unutamıyorum 5 posta attım16
- serdar ortaç renault megane benzerliği8
- şizofreni11
- bacağa kramp girmesi10
- arkadaşlar sizce bu yüzük nasıl14
Bir kaç ay önce yaptığımız eylem. Kendisiyle ilgili -dolaylı yoldan da olsa- şöyle bir anım var:
istanbul'da okula yakın derme çatma bir gecekonduda oturuyoruz. aldığımız krediyi ödememek adına bu sene evlendik (son senemiz) sevdiceğimle. aylık 800 lira ile ev geçindirelemeyeceği için inşaatta çalışıyorum geceleri. üstümde yırtık pırtık bir mont var. amaç aracı meşrulaştırır mantığı ile kendime güzel bir ayakkabı ödünçalmıştım camiden. umarım hakkını helal eder o genç.
istanbul soğuğu malumunuz iç yakıyor. hele gece vakti inşaatta rüzgarı yiyorsanız ayrı bir yakıyor bu soğuk. en azından bir mont almak istiyordum. eşimle birlikte yemeğimizden kısarak bana mont almak için para biriktirmeye başladık. iki buçuk ay içinde aşağı yukarı 60 lira tasarruf ettik. en nihayetinde akşam üzeri mont alıp oradan da inşaata geçmek için yola koyuldum. fakat aman allahım bu ne biçim bir soğuktu. ne sibirya soğuğu ne de erzurum soğuğu baş edebilirdi bununla. üstüne üstlük karnım da feci bir şekilde açtı. dayanamayıp bir dükkanın içine sığındım. felek işte lüks sayılabilecek bir lokantaya girmişim. sanırsın rotschild'ın teras katında yemek yeniyor. derhal kovulmuş şeytana uyup masaya oturdum. ve krallara layık bir sofra hazırlattım kendime. neler yoktu ki masada, büyük sütaş ayrandan pilav üstü et dönere, evet et döner. salata bile vardı. açlıktan gözüm kararmış olacak ki, tez zamanda bitirdim yemeği cebimdeki 60 liraya güvenerek. binaenaleyh hesabı ödemek için kalktım masamdan. o lüks mekanda 60 lira tatlı parası olmalıydı. halbuki ben 30 liraya neler yememiştim ki. Artık iyice mayışmıştım . O anda, tavandan damlayan suların melodisini lüküs eşliğinde dinleyen içler acısı haldeki sevdiceğim geldi. şeytan derhal kafamdan attı bu düşünceyi. bugün benim günümdü.
cebimde otuz lira ile çıktım dışarı. o an kafama dank etti, 30 lira ile değil mont yağmurluk bile alamayacağım. üstelik iş saati de geçmişti. hava en az -18 dereceye düşmüştü. kaskatı kesildim, niye yürüyebileyim! etrafıma baktım. tekel bayiiden başka bir şey yoktu etrafta.
o anda aklıma dahiyane bir fikir geldi. kalan otuz liramla konyak alacaktım. malumunuz konyak soba etkisi yapıyor. uçsuz bucaksız antarktika buzullarında bile kısa kollu bir şekilde yürüyebilirsiniz alimallah. son otuz liramı da konyağa yatırdıktan sonra yürümeye devam ettim. konyak etkisini göstermişti. derhal üzerimdeki eski püskü montu fırlattım. pirince giderken evdeki bulgurdan da olmuştum. üstüm de yazlık bir kazakla -25 derecede yaklaşık üç kilometre yol aldım. cayır cayır yanıyordum sanki. yüzümdeki tere yağmur damlaları eşlik ediyordu.
nihayet eve vardım. karım kapıyı açtı yakıcı bir tebessümle. güzelce sarıldık birbirimize. benim kafa bir milyon oldu tabii. evde elektrik olmadığı için karanlıkta mont almadığımı fark edememiş olacak ki sevdiceğim bir şey dememişti. derken lüks ışığının himayesine girdik. karım gamzelerini gösterircesine tebessümler ikram ediyordu bana. gözleri de dolmuştu cancağızımın. ben de alkolün ve bana gösterilen şefkatin etkisiyle iyice mayışmıştım. ve "o an" geldi. saliseler eşliğinde mont almadığımı fark etti, ayrıca sarhoş olduğumun farkına vardı zalımın kızı. hiçbir şey söylemedi. söylese bile anlayacak halde değildim.
o gece ne olduğunu öğrenemedim. zira eşimin nerede olduğunu bilmiyorum, kim bilir nereye gitti. her şeyi sabah aynaya baktığım vakit anladım. patlıcan misali mosmordu gözlerim. böğrüm ağrıyordu ayrıca. neyle dövdüyse beni artık. uzun lafın kestirmesi aşkım geri dön lütfen!!!
istanbul'da okula yakın derme çatma bir gecekonduda oturuyoruz. aldığımız krediyi ödememek adına bu sene evlendik (son senemiz) sevdiceğimle. aylık 800 lira ile ev geçindirelemeyeceği için inşaatta çalışıyorum geceleri. üstümde yırtık pırtık bir mont var. amaç aracı meşrulaştırır mantığı ile kendime güzel bir ayakkabı ödünçalmıştım camiden. umarım hakkını helal eder o genç.
istanbul soğuğu malumunuz iç yakıyor. hele gece vakti inşaatta rüzgarı yiyorsanız ayrı bir yakıyor bu soğuk. en azından bir mont almak istiyordum. eşimle birlikte yemeğimizden kısarak bana mont almak için para biriktirmeye başladık. iki buçuk ay içinde aşağı yukarı 60 lira tasarruf ettik. en nihayetinde akşam üzeri mont alıp oradan da inşaata geçmek için yola koyuldum. fakat aman allahım bu ne biçim bir soğuktu. ne sibirya soğuğu ne de erzurum soğuğu baş edebilirdi bununla. üstüne üstlük karnım da feci bir şekilde açtı. dayanamayıp bir dükkanın içine sığındım. felek işte lüks sayılabilecek bir lokantaya girmişim. sanırsın rotschild'ın teras katında yemek yeniyor. derhal kovulmuş şeytana uyup masaya oturdum. ve krallara layık bir sofra hazırlattım kendime. neler yoktu ki masada, büyük sütaş ayrandan pilav üstü et dönere, evet et döner. salata bile vardı. açlıktan gözüm kararmış olacak ki, tez zamanda bitirdim yemeği cebimdeki 60 liraya güvenerek. binaenaleyh hesabı ödemek için kalktım masamdan. o lüks mekanda 60 lira tatlı parası olmalıydı. halbuki ben 30 liraya neler yememiştim ki. Artık iyice mayışmıştım . O anda, tavandan damlayan suların melodisini lüküs eşliğinde dinleyen içler acısı haldeki sevdiceğim geldi. şeytan derhal kafamdan attı bu düşünceyi. bugün benim günümdü.
cebimde otuz lira ile çıktım dışarı. o an kafama dank etti, 30 lira ile değil mont yağmurluk bile alamayacağım. üstelik iş saati de geçmişti. hava en az -18 dereceye düşmüştü. kaskatı kesildim, niye yürüyebileyim! etrafıma baktım. tekel bayiiden başka bir şey yoktu etrafta.
o anda aklıma dahiyane bir fikir geldi. kalan otuz liramla konyak alacaktım. malumunuz konyak soba etkisi yapıyor. uçsuz bucaksız antarktika buzullarında bile kısa kollu bir şekilde yürüyebilirsiniz alimallah. son otuz liramı da konyağa yatırdıktan sonra yürümeye devam ettim. konyak etkisini göstermişti. derhal üzerimdeki eski püskü montu fırlattım. pirince giderken evdeki bulgurdan da olmuştum. üstüm de yazlık bir kazakla -25 derecede yaklaşık üç kilometre yol aldım. cayır cayır yanıyordum sanki. yüzümdeki tere yağmur damlaları eşlik ediyordu.
nihayet eve vardım. karım kapıyı açtı yakıcı bir tebessümle. güzelce sarıldık birbirimize. benim kafa bir milyon oldu tabii. evde elektrik olmadığı için karanlıkta mont almadığımı fark edememiş olacak ki sevdiceğim bir şey dememişti. derken lüks ışığının himayesine girdik. karım gamzelerini gösterircesine tebessümler ikram ediyordu bana. gözleri de dolmuştu cancağızımın. ben de alkolün ve bana gösterilen şefkatin etkisiyle iyice mayışmıştım. ve "o an" geldi. saliseler eşliğinde mont almadığımı fark etti, ayrıca sarhoş olduğumun farkına vardı zalımın kızı. hiçbir şey söylemedi. söylese bile anlayacak halde değildim.
o gece ne olduğunu öğrenemedim. zira eşimin nerede olduğunu bilmiyorum, kim bilir nereye gitti. her şeyi sabah aynaya baktığım vakit anladım. patlıcan misali mosmordu gözlerim. böğrüm ağrıyordu ayrıca. neyle dövdüyse beni artık. uzun lafın kestirmesi aşkım geri dön lütfen!!!
güncel Önemli Başlıklar