bugün

muhammed inancı kılıçla yayma dışında ne getirdi

insanları, medeniyetin batı'ya, doğu'dan geldiğine uyandırmadan, kendi üstünlüğünü bir kısım katolik halkına kabul ettirmek için sarfedilen lafügüzaf.

yenilikten bahsederken, hz. muhammed (s.a.v.)'in şu hadisini unutmamak gerekir: "ilim, çin'de de olsa gidip alınız."

neden, "ilim, roma'da da olsa gidip alınız." demiyor da, "çin" diyor?

çünkü, batı, kendi cehaletiyle oyalanırken, ilim, türk ve çin milletlerinin, yani doğu'nun elinde idi. hz. muhammed'in de bu yol göstericiliği ile arap ve fars milletlerinden de büyük bilginler çıkmıştır. daha sonra türk milletinin islam'ı kabulü ile selçuklu, osmanlı ve türkiye medeniyeti, dünyaya sosyal ve bilimsel anlamlarda büyük izler bırakmışlardır.

batı sömürgeciliğinin de çıkış noktası budur. marco polo seyahati, coğrafi keşifler, hindistan'a ulaşma emelleri, haçlı seferleri, amerika ve afrika kıta sömürgeciliği..vs. şimdi, bilimsel anlamda ileride olmaları, teknik anlamda, başta hindistan ve japonya olmak üzere, doğu'ya hala ihtiyaç duymaları sonucunu değiştiriyor mu?

hayır.

ortadoğu'da, kafkasya'da, türkistan'da yüzyıllardır niye savaşlar dinmiyor? müslümanların yaşadığı topraklardaki, cezayir katliamı, azeri katliamı, balkan katliamı ve son olarak ırak'taki arap ve türkmen katliamı neden insanlığın kara lekeleri ? hz. muhammed'in öğretileri yüzünden mi ?

vatikan, savaşlar ile din arasındaki bağlantıyı kurarken bunlara da dikkat etmek durumundadır. tanrı'nın, hz. isa'nın temsilciliği mantık olarak bunu gerektirir.

ayrıca, islam ve savaş konusunu incelerken amerika'nın kendi besleyip büyüttüğü el kaide, saddam, taliban gibi örnekleri göstererek "islam eşittir terör" demek yerine, bedir'den çanakkale'ye, oradan hakkari'ye uzanan bir perspektifle bakmak zorundadır.