bugün

şapka uçuran rüzgar

hüseyin atlansoyun güzel benzetmelerle donanmış şiiri..

Nura-
içiyoruz!
bir büyük küpten içimizi onaran su seslerini
değişmekte ve solmakta gece saatlerinin gelişi
ve gidip saat nedir bilmeyen sevgililer
nerededir! Söylenmesin

söylenmesin suskunluğun tarihi
peygamber kıssalarına karışsın rüzgârın elleri
siyah saçlarımız taransın esintilerle!

işte ben gezinti güvertesinde
güvercinler kaybedilen sevgililer ertesinde

hatırlanır gece! ayaklarımızın bizi götürdüğü
boğulduğumuz son deniz içinde!

II
hale bak geç kalıyoruz
yeniyetmeler iki şekerli bir sade
kahve telveleri kahverengi evliliklerde

uzun uzun nefes alıyorum
şiir söylenmeden, gece gitmeden

ismim gecedir benim diyor kız
sabah olmasın istiyorum

bir mavi bir zenci istanbul
geceni seviyorum

onun kanatlarına sığınıp
masatopunda ping kalmak istemiyorum

yani şöyle parmaklar çıtlatılıp
ağız ve dil eşliğinde
bütün sevdalar
ping-pong masası kederinde

bir telefon
yalnızlığın dağılmalı istiyorum

ben geceye sarkan ritimlerin öğrencisi
bu aşkın türkçesi ilerlemeli

III
yağmur
gizlendiğim gözlükleri kırmama yarayabilir

giz kalsın! gözlük kırılsın yağmur yağıyor
bitmeyen dizelerdir süzülen

gülüyorsun birden boşalacak gibi gözlerin
sırılsıklam

ıslak! ıslak dizeler sana!
kızoğlankız şiirler demeti!
kayıtsız kalınan kaplanlıklar!
ardarda güvertelerde akşamlar!

ve geçiyorum geceye!

gece! terkisiz
kıratı ölçülemeyecek bir kır at gibi süzülüyor!

gecenin yelelerini, denize sürülen fetihleri
üzengilere uzanmış terkileri
terkedilmiş anneleri süt veren göğüsleri
koyun ve keçileri, at gözlerini
kedileri, uzatmak mümkün
yaratılanı seviyorum en çok da anneleri

-ben iyi bir anne olurum bak

IV
saat kaç

V
şapka uçuran rüzgâr!
saçlarımı sana yöneltiyor!
kendimi gülüşüne ayarlıyorum!

-öpmeyecek misin