bugün

21 şubat 2008 kuzey ırak a kara harekatı

bugün uçakların uçmasından, bombaların digital vurmasından, kara harekatından marazi bir zevk alanlar var; işin diğer boyutlarını bir kenara bırakıyorum, bu harekatların ekonomi üstündeki etkisini yakın zamanda hissettiklerinde bu kişiler sanırım yine amerika'yı suçlayacaklardır, uluslararası krizi bize de ihraç ettiği için... oysa küresel kriz her yer gibi bu toprakları da etkileyebilir elbette ama milyarları havaya uçuran, dağları bombalamaya milyarları saçan ve her kalkan uçağın bize kaça patladığını bile düşünmeden geleceğimizi mağaralara gömen zihniyetin egemen olduğu yerde, bu olup bitenlerin ekonomimizi kırılgan hale getirdiğini kim nasıl fark edecek?

kürt sorununun çözümünün sınır ötesinde değil içerde aranması gerektiğini 80 yıldır öğrenememiş bir zihniyetin, buna çözüm bulacağını ummak saflık olur. kuzey ırak'a kara harekatı denilen şeyin kuzey ırak'a girmek değil kuzey ırak'ın bize girmesi olduğunu zaman gösterince (bkz: #2458813) suçu kimlerin üstüne atacaklarının da çalışmasını yapmışlardır mutlaka; bunca eğitimli general filan var, onlar işlerini elbet bizden daha iyi bileceklerdir; gerçi kimi general eskilerine bakıyoruz televizyonlarda, bu harekatları iyi ki onlar yapmamış diyoruz ama bir de ne görelim, geçmişin kimi operasyonlarını da onlar yönetmiş... yani şimdikini yönetenler de 5-10 yıl sonra danışman olarak tv'de boy gösterip o sıradaki yeni bir harekatın analizini yapacak ve "böyle de olmaz canım" filan diyeceklerdir mutlaka.

meselenin özünü gözden kaçırmayalım; "yeni bir harekat var, işi bitiriyoruz, çözüyoruz" diye insanları kandırmayı yıllardır yapıyorlar ve her dönemde de bunlara inananlar doğal olarak çıkıyor; ortalama kültür, sürü kültürü zaten bunu gerektirir; sürüden ayrılıp bağımsız düşünebilmek, herkesin silaha ve şiddete taptığı sırada "bir dakika... yanlış yapıyoruz... biz buna benzer çok harekat gördük... çözümü neden başka yerde aramıyoruz... bu yollar hem sosyal hem de ekonomik yönden bizi çıkmaza sürükler... geçen yıllardaki ekonomik çöküşlerimizde, sosyal bozulmalarda, yolsuzlukların artışında acaba kürt sorunundaki yanlışlarda ısrar politikamızın bir etkisi yok muydu?" demek, gerçek yurtseverliktir.

ama hemen söyleyelim birileri bu soruları sevmiyor... sözlükteyse hemen küfüre baş vuruyor, eksi vermek hakkıdır ama varsa, iktidar gücünü yanlış kullanabiliyor ya da türkiye'de iktidarsa ve yanlış iktidarsa hapislerde süründürüyor kürtleri, dillerini yasaklıyor... insanlık trajedilerine yol açıyor (bkz: kamber ateş nasılsın).

onlar, 25 kürt isyanının nedenleri üzerine düşünmek, yanlış politikaların dağlara çıkardıklarını, yanlış politikaların 20 yıldır 400 milyar doları nasıl toprağa gömdüğünü, bu paranın ülkemizin ve çocuklarımın geleceği olduğunu kimsenin düşünmesini ve sormasını sevmezler. bu harekatın belki askeri olarak doğru ama politik olarak yanlış olabileceğini akıllarına bile getirmezler, getirenleri de sevmezler. üstelik geçmişlerde politik olarak doğru ama askeri olarak yanlış çok sayıda harekatın da sorgusuz sualsiz savunucuları olmaşlardır... hem askeri hem de politik yönden yanlış olan savaşlar ve harekatları sorgulamayı ise resmi tarih zaten yasaklamıştır. onlar resmi tarihten başka bir tarih bilmezler ve bu nedenle de baltacı mehmet paşa ve katerina öyküleri, almanlar yenildiği için yenilmiş sayıldık masalları, kar yağdı böyle oldu denen sarıkamış faciası destanı onlar için üretilmiştir.

bu konularda yanlışlara parmak basan, ağzı köpürmeden sakince uyaran ve yurdunu gerçekten çok sevdiği için bunu yapanlara asla inanmazlar. dikkatimizi işin başındakilerin gösterdiğinden başka noktalara çekmeye çalışanların, bunu, vatanlarını çok sevmekten, bölünmesini istememekten dolayı yaptıklarını ise düşünmek bile istemezler. çünkü onlar bu düzenin, 80 yıldır bu alanda yaptıklarının doğruluğunu onaylamak üzere yetiştirdiği düzene uygun kafalardır ve düzeni eleştiremezler; kuşku duymak onların kitabında yoktur; ya çok dindardırlar ve sorgulamazlar, ya çok atatürkçüdürler, çok ulusalcıdırlar, çok milliyetçidirler ve bu nedenlerle sorgulama, özgür düşünme yetenekleri azıcık dumura uğramıştır, algıları körleşmiştir, ne desen kendi bildiklerini anlarlar. (bkz: körleştirici ulusalcılık paranoyası)

bombaların, sınırların iki tarafındaki kürt kardeşlerimiz üzerindeki ekonomik ve sosyal psikolojik * etkilerini ise şimdilik saymıyorum. ama bilelim ki bu marazi, sanal tatmin isteklerimiz ve girişimlerimiz yüzünden kaybettiğimiz ya da kaybedebileceğimiz ılımlı kürtlerin bu vatana faturası kaybımızın en acı tarafı olabilir.

osmanlı'dan beri, bulgarları, yunanlıları, arapları, ermenileri kaybettik... hep onlar suçluydu hep biz masumduk. onları hep milliyetçilik gözlüğüyle ve resmi tarihin aynasında tanıdık. bu nedenle yalanlara inanmamız çok kolay oluyor. başımızı kaldırıp artık çevreye başka bir gözle bakmanın zamanı gelmedi mi?

yoksa kürtleri de kaybedebiliriz... çünkü bu vatanı birlikte kurmuştuk ama onları ne kurucu unsurlardan saydık ne da azınlıkların aldığı kimi hakları verdik. onları tüm cumhuriyet boyunca arafta yaşattık. almanya'daki türklere seslenip "asimile olmayın" derken, kendi kürtlerimizi asimile etmek için didinip duruyoruz ikiyüzlüce (bkz: yüzüncü yıl gelmeden ikiyüzlülükle yüzleşmek). bulgaristan'daki türklerin dilleri, isimleri ve köy adları değiştirilince ayağa kalktık ama kendi kürtlerimizin dilini kart kurta bağladık, öz adlarında köy bırakmadık, isimlerini ise yıllarca ahmet, mehmet arasına sıkıştırdık.

tüm bunlara, oturup ağlanacak hallere yani, niye göz yumulsun? bunlara göz yummak mı yoksa göz yummamak mı ülkemizi sevmektir?

hepimize iyi havalar ve iyi kara harekatları dilerim. yeter ki gerçeği aramaktan vaz geçmeyelim.