bugün

cennet varsa ölümden niye korkuyorsunuz

her ne kadar bir yaratıcının varlığına inanmayan kişinin sorusu gibi görünse de mantıklı bir soru.
fazla detaya inmeden kısım kısım konuyu izah etmekte yarar var. tüm bu izahı rabbim olan allah'ın ayetleri ile delillendirerek açıklayalım;

insan, fıtratı gereği hata yapmaya ve yaptığı hatadan ders çıkarmaya (bkz: tecrübe) (bkz: tövbe) meyilli bir varlık olarak yaratılmıştır. aynı zamanda (bkz: inkar) etmeye de meyillidir. her insan dünya hayatının sonlanmasından, yaşlanmaktan, hastalanmaktan ve sonuç itibariyle ölmekten korkar. insanların ekseriyyeti "ölmekten korkar" bu durum herkes için geçerlidir. dozajı farklıdır evet, dünya hayatında çok zengin olan, bir insanın ölümden korkmasıyla, hiç bir varlığı olmayan, fakir ve sefil bir insanın ölümden korkma düzeyi aynı değildir. biri elindeki mal ve varlığın tadına varamadan ölüp gideceğinden korkarken, fakir olan zaten elinde bir şey olmadığı için kendi sefil hayatından kurtulmak isteyebilir. aynı zamanda bu dünya hayatında yaşadığı sıkıntılar nedeni ile kendi hayatını kendi elleriyle sonlandıranlarda vardır. bu demek oluyor ki, insanları korkutan sebepler görecelidir.

diğer yandan müslüman, gerçek anlamda "mümin" olan bir insan, allah'ın emir ve yasaklarını yerine getirmeye çalışan insandır, "Ahiret mutluluğuna erenler, ne mutlu kimselerdir!" (vakia/27)

rabbi olan allah'ın; dünya hayatının geçici olmasından, her canlının bir gün ölümü tadacak olmasından dolayı, rabbinin hangi durumda ne vaad ettiğini bilmektedir. mümin bir insanın ölümden değil, rabbinin huzuruna hatalı bir şekilde çıkmaktan korkmasıdır gerçek korkusu. çünkü mümin bir insan şunu bilir ki; öldükten sonra tekrardan dünya hayatında kendisine bir şans daha verilip dünya'ya gönderilmeyecek, bu dünya hayatı tek bir yaşam şansı ile sonlanacaktır. dolayısı ile bu şansı allah'ın emir ve yasaklarına sağır kesilip anlamadan, ilgilenmeden geçirmek istemez. bu hayiyle de kendisini neyin beklediğini bilir. korkusu ölmek değil! rabbinin istediği mümin profiline göre bir hayat yaşayamamaktır.

rahman olan allah bize ahiret hayatı manzaralarından örmekler verir. insanlar kendilerini ne tür bir atmosferin beklediğini daha henüz o ortama ulaşmadan bilirler. insanların hesaba çekildiği bir atmosferden bahseder allah ve şöyle der;

"Bütün insanları kendi önderleriyle birlikte çağıracağımız günü hatırla. (O gün) her kime kitabı sağından verilirse işte onlar kitaplarını okurlar ve kıl kadar haksızlığa uğratılmazlar." (isra71)

"işte o vakit, kitabı kendisine sağından verilen kimse der ki: "Gelin, kitabımı okuyun!" (hakka/19)

"Çünkü ben, hesabımla karşılaşacağımı zaten biliyordum." (hakka/20)

islam dinini insanlığa melik olan allah'ın izniyle duyurmuş bir peygamber bakın ne diyor;

"De ki: Ben peygamberlerin ilki değilim, bana ve size ne yapılacağını da bilmiyorum. Yalnız bana vahyedilene uyuyorum. Ben, sadece açık bir uyarıcıyım" (ahkaf/9)

ne diyor? ben rabbimin bana vahyettiğine uyuyorum, peygamber, elçi olduğum halde bende bana ne olacağını bilmiyor, rahim olan allah'ın affına sığınıyorum. işte olay bu dur.

diğer yandan bu başlık içinde serzenişte bulunan ve aynı düşünceye sahip olanlara şunu sormak gerekir;

cennet yok ise, neden müslümanlardan daha fazla ölmekten ve hatta cehennemden bu kadar çok kaygılanıyorsunuz? kaygılanıyorsunuz çünkü kendi düşündüklerinizin aslında doğru olmadığını vicdanınız içeriden size megafonla haykırıyor bu gerçeği.

sadece rabbinizden korkun, sadece rabbinden korkan hiç bir şeyden korkmaz! allah'ın ip'ine sarılan, tutunan asla bedbaht olmayacaktır.