bugün

vatandaşı mal yerine koyma

ak şekerler abdullah gülü parlatma planını devreye soktu.

ingilizler muhipler cemiyeti yazarlarından fehmi koru anlatıyor.
önce hakkında yayınlanan kitap için yorum. sonra yolsuzluk tapeleri yorumu. en sona da aksaray yorumu.
--- alıntı ---
Eğer Abdullah Gül bu kitabı baştan sona okumuş ve bunun kendisinden alıntılar da dahil olmak üzere yayımlanmasına onay vermişse o zaman Abdullah Gül çok saf, politikanın içerisinde boşuna vakit geçirmiş bir insan olur. Bu kitabın nasıl bir hava yaratacağını öngörebilecek zekâda bir politikacıdır Abdullah Gül.

Hiç inanmadı. O tapelerde yazılan şeylerin olabileceğine hiç inanmadı. “Bunların olması mümkün değil” dediğini hatırlıyorum. “Birtakım hayırlı işlerde kullanılmak üzere bazı meblağlar bağış şeklinde belediyelerden toplanıyor” diye bir bilgi var zaten tabanda. “Bu o düzeyde de, belediye dışında da yapılıyor mudur?” diye bir şey düşünmüş olabilir.

Gül’ün bildiği buranın başbakanlık olacağıydı. Ama farklı bir noktaya vardı.

--- alıntı ---

arslan bulut itinayla geçirmiş.

Bir kitabın nasıl bir hava yaratacağını öngörebilecek zekâda bir politikacı, ayakkabı kutularında, yatak odası kasalarında bulunan veya evin bodrum katından kamyonetle taşınarak sıfırlanmış sayılan paraların hayır işinde kullanıldığını düşünecek ve Beştepe’deki sarayın Başbakanlık değil Başkanlık Sarayı olarak tasarlandığını anlayamayacak kadar saf biri oluyor!

http://www.yenicaggazetes...parasi-sanmis-34845yy.htm

***
Ekonomi Bakanı Nihat Zeybekçi, Anadolu Ajansı’nın ifadesiyle “Dün katıldığınız ödül töreninde 17-25 Aralık’ta adı geçen Rıza Sarraf’a ödül verildi. Sizin de bu karede yer almanız eleştirilere yol açtı” şeklindeki sorgulamaya “Ben adı geçen şirketin yönetim kurulu başkanını hayatımda ilk defa dün gördüm, simaen de tanımam. Oradaki listeyi belirleyen, ödül alınacak listeyi belirleyen hükümet değil. ihracat yapan insanlara, sektörleri bazında birinci, ikinci ve üçüncülere verilen ödüllerdir. Ödül alan Sarraf’ın şirketi de birinci olmuş sektöründe. Biz o ana kadar orada bunu bilmiyorduk. Bilseydik ne olurdu, ayrı bir mesele...” diye cevap verdi.

Zeybekçi de “görmedim, duymadım, işitmedim”e sığınacak zekâda biri değil ama böyle bir savunmaya insanların inanmasını bekliyor işte.
http://www.yenicaggazetes...parasi-sanmis-34845yy.htm