bugün

tüm dinlerin yaratıcısı beyindir

her insan ateist doğar ve daha sonra çoğu insan en yakınındaki inanca sığınır.
inancının doğruluğu yada yanlışlığı elbette uzun uzadıya tartışılabilir. ama bu uçsuz bucaksız sonu gelmez tartışmalar her defasında aynı kara duvara toslar.

inanıp inanmamak kişinin elinde olmayan bir durum bence, mecbur kalırsınız....evet mecbur.
bu mecburiyeti dayatan toplum degil, sizsinizdir. beyninizin üzerinizde oynadığı zorunlu bir oyun.

en basit örneğiyle, uykuya dalan beyin yavaş bir şekilde solunumu, dolaşımı, sindirimi ve çalışmakta olan birçok sistemin hızını yavaşlatır. ardından yine aynı beyin " oha lan neler oluyor ölüyorum herhalde" deyip ani bir refleks ile verir uyarıyı organlara.
bu anda irkilirsiniz hatta sıçrar. daha sonra yanlış alarm oldugunu anlayıp hiç bir şey olmamış gibi uykuya devam eder taktire şayan beynimiz.
çoğumuzun başına gelmiştir bu durum.

sizce inanç için yapılan eylemler neden yaş ilerledikçe artar, camiler neden genelde yaşlılarlala doludur, hac seyahatine giden insanların yaş ortalaması neden altmışlardadır.
dedelerinizin oturup ateizmi tartıştığını en son ne zaman gördünüz.
insanlar hayatlarının baharında ölümün hiçte yakın olmadıgını düşündüğü zamanlarda ağızlarını yaya yaya " yok abi yeaaa, gerçek islam bu degil. ne yaratıcısı herşey ortada işte tanrı yok din yalan. yaşasın ateizm " muhabbeti yapar
( istisnalar kaide'yi bozmaz )

her düşünceye saygım var.bunlar benim düşüncem.
ölüme yaklaşan her beyin kontrolu ele alır,her canlı sonsuza kadar yaşamak ister. yaşamak için başkalarını öldürebilme potansiyeli tüm hayvanların doğasında var.
hayatta kalmak önemlidir, hemde herşeyden önemli.

fiziksel olarak sonsuza kadar yaşayamayacagının farkına varan beyin. ölüm ve ölüm korkusuna karşı yeni metotlar ve düşünceler geliştir.
beyin için kabuledilemez bir durum ölmek, yok olmak.
nasıl olur; sonsuz bu evrende yok olunca var olmuş bile olmucağız o zaman. somutun dışında soyut olan herşey nasıl yok olur. duygular, düşünceler, anılar, acılar, mutluluklar ve aşklar nasıl sonsuza kadar yok olabilir beyin için.
bu korkular beynimizin korkuları.
ve bu korkular karşısında beyin, ölümden sonra yaşama, inanmaya zorlar insanı ( dinin ortaya çıkış noktası ) ve inanın beynin isteyipte başaramayacağı hiç bir şey yoktur.
o beyin ki, dünyanın tüm kitaplarını içine alsa tırnak uçu kadar bölgeyi doldurmaz.
o beyin ki , kendine bir yaratıcı tasarlar.
öyle bir işletim sistemi düşünün binlerce işlemi aynı anda yapar ve bir mili saniye takılmaz.
bunu okurken belkide sevgilinizden gelecek mesajı düşünüyorsunuz aynı anda ocaktaki çayın kaynayıp kaynamadıgını,yarın ne giyeceginizi ,maaşa kadar cebinizdeki parayı nasıl idare edeceginizi..... aceba saçımı kestirsem mi ?

beyin uykuya dalma anında nasıl sizi sıçratıyorsa, ölüme yaklaştığınız her dakika yaratıcı inancına o denli yaklaştırır.

hayatının en güzel yıllarını yaşayan genç inançsız bir insana, yaratıcı fikrini aşılamak ne denli zor ise.
ölmekte olan ateist bir kanser hastasını inançlı bir insan yapmaya çalışmak bence o denli kolaydır.

burda ölümden bahsediyorum, saf ve gerçek ölümden yok oluştan. koskoca evrende bir toz zerresi dahi olmadıgının bilincinde olan bir beyin . ölüm karşısında kendini kutsallaştırır.

adana-ankara arası ilk defa hava aracına binen inançsız ev arkadaşımla uçmaktayken, basit bir hava boşluğuna giren uçağın sarsılması sonucu. allah allah naralarından sonra en az beş defa besmele duyduğumu daha dün gibi hatırlarım... ama o hatırlamaz, ona göre uçakta tek panik yapmayan kişi kendidir.
beyin çoğu zamanda bu denli trajikomiktir işte.

en baba ateist düşünce, ölümün eşiğine adım atınca kuruyup gider.
ölüm soğuktur; topragın altında kokuşmaya başlıcağınızı, tüm kanınızın çekileceğini, göz yuvalarınızın, kurtçukların yuvası olacağı gerçeğini bilen beyin. bu korku ile ölümden sonra acı hissetmeyeceginizede inandırır sizi.

nedense aklıma jeannette magdelene geldi. ameliyata hazırlanan bir kadının narkozla uyutulduktan sonra ameliyat sırasında uyanması, tüm bilincinin açık olmasına ve bütün acıları hissetmesine rağmen hareket edememesi, ameliyat boyunca çığlık attığını ama kimsenin duymadığını. operasyon boyunca acıyı hissettiğini ispatlaması.
insanı inanılmaz ürpertiyor gerçekten.

peki öldüğümüzde acıyı halen hissedebiliyorsak ? hiç bunu kendinize sordunuzmu ? ölü bir insanın yüzündeki donukluğu belkide o an attıgı çığlıklarla birleştirdinizmi ?

inanç bir mecburiyettir, istesenizde istemesinizde beyin kontrolü sizden alır.
zamanını bekleyin.
inanmanızı istiyorsa beynin bir bildigi vardır, dikkate alın derim. kim bilir, belkide kendi yaratıcısından izler taşıyordur.