bugün

sözlük yazarlarının itirafları

toplu taşıma araçlarında birbirleriyle konuşan insanları dinlemekten acayip zevk alıyorum. hatta öyle ki bazen telefonumun ses kaydını açıp sesleri kaydedip canım sıkıldıkça dinliyorum. önemli yerlerin altını çizmiyorum ama. telefonumun kayıtlar kısmında bir sürü gereksiz kayıt bulabilirsiniz yani. bazen yetişmem gereken acil bir yer yoksa tramvayla son durağa kadar gidip, son durakta inip, geri dönen tramvaya binip gelmiş olduğum yere geri döndüğüm de olmuyor değil. zaten turnikelerden çıkmadığınız sürece hiçbir ücret ödemiyorsunuz. o yüzden sınırsız toplu taşınabilirsiniz. (toplu taşınmak?) aslında bunun merakla ya da başka herhangi bir şeyle alakası yok. yani var ama büyük ölçüde meraktan kaynaklanan bir hobi değil bu. merak daha çok yanında oturan ve durmadan mesaj yazan insanın telefonuna göz ucuyla bakmak gibi durumlarda varlığını belli ediyor. bu öyle bir şey değil ama.bu daha çok insanları anlamaya çalışmakla ilgili sanırım.

somut bir örnekle açıklamak gerekirse, geçen gün tramvaya bindim; 3-4 adet (adet?) 18 - 19 yaşlarında genç kendi aralarında bir konuyu tartışıyorlardı. ister istemez değil isteyerek dinledim. kulak misafiri falan olmadım yani baya bildiğin "kulak verdim" bunları dinliyorum. biri diyor ki, beşiktaş alt yapıdan bir arkadaşı varmış bir kız mevzusu yüzünden bıçaklamışlar bunu, ölmüş çocuk. cenazesi varmış oraya gidecekmiş. diğerleri şaşırdı tabi, niye falan diyorlar yani anlam veremediler bir kız yüzünden çocuğun ölmesine. ben de bir yandan üzüldüm bir yandan da olayın aslını tüm ayrıntılarıyla öğrenmek amacıyla dikkat seviyemi bir tık artırarak dinlemeye devam ettim. gençlerden biri "ben hayatımda hiç, bi erkek için kavga eden kız görmedim yauu hep erkeklerin başına geliyor böyle şeyler. ya dayak yiyoruz ya da böyle ölüyoruz. ölmüş gitmiş işte yazık boşuna." falan diyince diğeri "sen olsan napardın?"a bağladı direkt. hararetli bir şekilde kendi kız arkadaşları üzerinden konuyu tartışıyorlar ama öyle bağırarak ya da yüksek sesle değil. hatta kısık sesle desem daha doğru olacak. duymakta güçlük çekiyorum yani, konuşmanın bazı kısımlarını kaçırmış bile olabilirim, orada ona bi' sinirim bozuldu zaten ama konumuz o değil. neyse bu arada gençlerden 3.sü de olaya müdahil oldu ve "sanki kızla evlenecekti (bu kısımda şahsa hak vermedim dersem yalan olur, günümüz gençlerinin büyük bir kısmı öylesine birbirleriyle zaman geçirip buna "çıkmak" diyorlar. hakkaten, sanki evleneceksiniz pehehe. çok aşıksınız aynen hıı çok inandık biz de ) --sırf gurur olsun diye boş yere kafa tutmuş canından olmuş allah rahmet eylesin." gibisinden cümleler kurunca hemen arka tarafta ayakta duran orta yaşlı,kel ve göbekli abimiz lafa karıştı. "senin kız arkadaşın yok mu bak kendin de düşün bu durumda ne yapardın herhalde savunacaksın" falan diyor. diğeri "ölecek kadar bıçaklanmam herhalde. bacağımdan falan bıçaklanırım" diye mizah yapıyor. bak bak, kavgada adama "hacım ordan bıçaklarsan ölürüm şöyle sağ boşluğuma doğru şaaparsan, hah tam oraya." mı diyeceksin. hayret bir şey. bu arada ben hâlâ dinliyorum tabi ki, asla bıkmadım. bunlar biraz daha tartıştılar ama bu kısımda volumu o kadar düşürdüler ki, bardak falan kullansam yine duyamam o kadar diyeyim. konuşma devam ederken inmem gereken durağa geldiğimi fark edip -ne yazık ki- indim. daha sonra ne oldu bilemiyorum muhtemelen müşterek bir fikirde buluşamadılar. ama o abimiz yine de konuya dahil olmuş oldu, aksi halde gece uyuyamaz çünkü dert olur, günah. zaten bu abilerden her toplu taşıma aracında en az 1 tane bulunur ve gerektiği zaman konuşmaları bölüp müdahale ederler. başıma geldiğinden diyorum. hem de bir kere de değil. dur hatta anlatayım, ayrıntı vermezse ölecek hastalığım var çünkü benim. ne diyordum?

geçen sene falan bi arkadaşımla tramvaydayız. nasıl oldu hatırlamıyorum ama konu bi şekilde evlenmekten açıldı. iki kişiyiz dip dibeyiz ayaktayız ve sessiz bir şekilde konuşuyoruz. buna rağmen arkadaki orta yaşlı amca kutsal görevini yerine getirmek amacıyla dönüp; "erken evlenmeyin çocuklar sakın sakın erken evlenmeyin hata edersiniz.bakın ben sizden en az 20 yaş büyüğüm bu sözümü unutmayın" dedi. bir an kaldım, bi adama bakıyorum bi arkadaşıma bakıyorum. o da gülmemek için üstün bir çaba sarf ederek bana bakıyor. ne diyeyim bilemedim. "yakınlarda düğün yok abi keyfini bozma" dedim. güldü bu. yanında da arkadaşı olduğunu düşündüğüm başka bir adam var, tuttu bunu çevirdi, arkaya doğru götürdü. artık nasıl bıkmışsa; giderken bize mahçup bir tavırla "kusura bakmayın ne yapayım bu da böyle işte..." bakışı attı.

daha sonra birkaç kere bu olayın muhabbetini yaptık aramızda. 1 hafta sonra falan başka bi arkadaşımla otobüsteyiz. en arka üçlüye oturduk. yanımıza da aynı kategoride bir amca oturdu. neyse, yine konuşuyoruz. aklıma geldi, bu olayı anlattım işte tramvayda adam bize böyle dedi falan. "insanlar alakaları olmayan konularda dahi kendilerini yorum yapmak zorunda hissediyor bu da bizim milletin özelliği herhalde" dedim. "yani orda durdu bizi dinledi sonra da erken evlenmeyin diye öğüt verdi" dememle yanımızda oturan muhterem amcanın bana dönüp "hakkaten niye öyle bir şey yaptı acaba, tanıdık mıydı ki :Ddddd" demesi bir oldu. ilk önce dalga geçiyor sandım ama daha sonrasında dinlemediğim başka şeyler de anlatmaya başlayınca olayın trajikomikliğiyle yüzleştim. adamın yüzüne yüzüne gülmemek için can çekişerek indim sonra. bu da böyle bir anekdot idi.

eee? buradan nasıl bir çıkarımda bulunmamız gerekiyor derseniz; valla şu an ben de anlayamadım ama herhalde toplu taşıma araçlarında insanları dinlemek her ne kadar zevkli olsa da dinlediğimizi alenen ortaya koyan muazzam yorumlarımızı kendimize saklarsak daha iyi olacak gibi.
güncel Önemli Başlıklar