bugün
- bebeği gibi seven incitmeyen değer veren erkek24
- insanlar melek mi şeytan mı9
- bir kadın nasıl tavlanır16
- uludağ sözlüğe nasıl düştünüz38
- kızların tipe bakmadığı gerçeği21
- sözlük kızlarının saç rengi9
- icardi190522
- düşün ki o bunu okuyor8
- diyanet işleri başkanına audi 6 tahsis edilmesi19
- çağ dışı teknolojilere özlem duymak8
- bir gavatın soyadını nick yapmak10
- mert hakan yandaş13
- nude istemeyen erkek9
- numan kurtuluş dem parti görüşmesi29
- dursun özbek gibi olsam utanırım8
- anın görüntüsü10
- iğrenç bir his tarif et33
- türkiye toplumunun ahlaksızlığa pratik zeka demesi8
- yakışıklı ama zengin erkek14
- çift maaş alan akpli bürokratların ücretlerine zam18
- en yaşlı özelliğiniz18
- hemşire kızlar nasıl oluyor24
- sözlük kızlarına yürüyen vizyonsuz9
- sözlük yazarlarının abileri11
- erkek çocuk için isim önerileri9
- kocaeli de fabrikada yaşanan cinsel grup seks19
- aşkta yaş farkı önemli midir10
- az önce arabamdan inen tatlış kız12
- atatürk'ün hiç seçime girmeden ülkeyi yönetmesi22
- içip içip entry girmek8
- kediye kediş köpeğe köpüş diyen kız13
- arkadaşlar falıma bi bakar mısınız8
- bik bik bu sözlüğün divasıdır19
- emar15
- 170 boyunda 70 kilo erkek9
- suriyeliler suriye'ye dönsün11
- fake hesabım için nick önerileri9
- emmanuel emenike17
- vücutçu aptal erkek vs gösterişsiz felsefi erkek15
- yazarların ruh hali9
- düz dünyacıların güneş tutulmasına bakışı12
- köpekleri aklamak için sırtlana iftira atmak10
- bik bik'i ağdacıya götürmek11
- aykolik'in boyu yaşı kilosu mesleği8
- bik bik'in yaşı boyu kilosu8
- ahirette sorulacak ilk soru8
geçen ay, hafta sonu Bursa'ya gittikten sonra tekrar bursa-istanbul dönüşü sırasında gerçekleşmiş olaydır.
yolculuk olması gerektiği gibi başlamıştı aslında. bir sonraki durakta bi' kadınla o küçük çocuğu binene kadar her şey yolundaydı.
neyse bunlar tam önümdeki koltuğa oturdular ve çocuğun manyağın teki olduğunu anlamam uzun sürmedi. çünkü daha otobüs hareket etmeden yaptığı hareketlerden belli etmişti bela olduğunu. çocuk diyorum ama çocuk demeye bin şahit ister. bildiğin arjen robben'in kafasını alıp küçük bir bedene takmışlar, çocuk diye millete yutturuyorlar amk. işte bu psikopatın otobüsün hareket etmesiyle ağlamaya başlaması bir oldu. ama nasıl ağlıyor görmeniz lâzım, öyle böyle değil. full stereo ağlıyor. afedersiniz ama sanki götüne hoparlör takmışlar, avazı çıktığı kadar bağırıyor. annesi susturmak için her yolu denedi, bir sürü vaatler sıraladı ama bana mısın demedi. dondurmalar, çikolatalar, halleyler, kolalar.. onlar yetmedi bu sefer kadın tehdide başladı, her türlü polis ve askerî gücü tehdidinde kullandı. ''bak bak polis geliyor, şimdi asker amcalar gelecek çükünü kesecek'' falan dedi ama çocuk anarşist ruhlu aga, başkaldırdı, isyan etti. nasıl birinin tohumuysa artık ''babamı isterim babamı isterim'' diye zırlamaya devam etti.
otobüsteki kişilerinin tümünün kafaları çocuğa dönüktü. herkeste bir cıkcıklama, kınama, ''cık cık cık, çok şımartmışlar çok'' tespitleri yapan bilinçli amca ve teyzeler falan. çocuğu susturup otobüse huzur vermek için elinden gelen her türlü şebekliği yapan bir muavin. tüm otobüs seferberdi çocuk için. arada bir annesi, en yakınında biz oturduğumuz için arkaya dönüp ''sizi de rahatsız ettik, kusura bakmayın lütfen'' diyerek özür diledi durmadan. sonra kadın daralmış olacak ki artık, su almak için kalkıp muavin'in yanına doğru kendisi gitti ama çocuk ''babam'' konulu ağlamasına tek başına kalmış olsa da devam etti. işte o sırada yanımda oturan ve o ana kadar sesi çıkmayan, yaşlı, ramiz dayı görünümlü amca, ön koltuğa doğru eğildi. çocuğun omzunu dürtüp kendine doğru bakmasını sağladı ve sadece üçümüzün duyacağı o efsane sözleri fısıldadı çocuğa:
- eğer biraz daha ağlamaya devam edersen ebeni ırzını belanı sikerim lan senin, pezevengin evladı..
amcaya baktım, o da ramiz dayı gibi ''bu iş böyle halledilir yeğenim'' dercesine bi' bakış attı bana ve tekrar sakince arkasına yaslandı. çocuk bir daha inene kadar ağzını dahi açamadı. arada bir göz ucuyla amcaya korkuyla bakmaktan başka hiçbir şey yapamadı. kıpırdayamadı bile. dumura uğramanın verdiği o şaşkınlıkla, aptallaşmayla ve korkuyla karışık bi' ifade çöktü suratının ortasına. tüm otobüs rahatladı. çocuk bu dumur halini otobüsten inene kadar devam ettirdi ve atalarımızın ''nush ile uslanmayanı etmeli tekdir, tekdir ile uslanmayanın hakkı kötektir.'' sözü bir kez daha doğrulandı. gerçi köteğe gerek kalmadı ama o da başka bir sefere artık.
yolculuk olması gerektiği gibi başlamıştı aslında. bir sonraki durakta bi' kadınla o küçük çocuğu binene kadar her şey yolundaydı.
neyse bunlar tam önümdeki koltuğa oturdular ve çocuğun manyağın teki olduğunu anlamam uzun sürmedi. çünkü daha otobüs hareket etmeden yaptığı hareketlerden belli etmişti bela olduğunu. çocuk diyorum ama çocuk demeye bin şahit ister. bildiğin arjen robben'in kafasını alıp küçük bir bedene takmışlar, çocuk diye millete yutturuyorlar amk. işte bu psikopatın otobüsün hareket etmesiyle ağlamaya başlaması bir oldu. ama nasıl ağlıyor görmeniz lâzım, öyle böyle değil. full stereo ağlıyor. afedersiniz ama sanki götüne hoparlör takmışlar, avazı çıktığı kadar bağırıyor. annesi susturmak için her yolu denedi, bir sürü vaatler sıraladı ama bana mısın demedi. dondurmalar, çikolatalar, halleyler, kolalar.. onlar yetmedi bu sefer kadın tehdide başladı, her türlü polis ve askerî gücü tehdidinde kullandı. ''bak bak polis geliyor, şimdi asker amcalar gelecek çükünü kesecek'' falan dedi ama çocuk anarşist ruhlu aga, başkaldırdı, isyan etti. nasıl birinin tohumuysa artık ''babamı isterim babamı isterim'' diye zırlamaya devam etti.
otobüsteki kişilerinin tümünün kafaları çocuğa dönüktü. herkeste bir cıkcıklama, kınama, ''cık cık cık, çok şımartmışlar çok'' tespitleri yapan bilinçli amca ve teyzeler falan. çocuğu susturup otobüse huzur vermek için elinden gelen her türlü şebekliği yapan bir muavin. tüm otobüs seferberdi çocuk için. arada bir annesi, en yakınında biz oturduğumuz için arkaya dönüp ''sizi de rahatsız ettik, kusura bakmayın lütfen'' diyerek özür diledi durmadan. sonra kadın daralmış olacak ki artık, su almak için kalkıp muavin'in yanına doğru kendisi gitti ama çocuk ''babam'' konulu ağlamasına tek başına kalmış olsa da devam etti. işte o sırada yanımda oturan ve o ana kadar sesi çıkmayan, yaşlı, ramiz dayı görünümlü amca, ön koltuğa doğru eğildi. çocuğun omzunu dürtüp kendine doğru bakmasını sağladı ve sadece üçümüzün duyacağı o efsane sözleri fısıldadı çocuğa:
- eğer biraz daha ağlamaya devam edersen ebeni ırzını belanı sikerim lan senin, pezevengin evladı..
amcaya baktım, o da ramiz dayı gibi ''bu iş böyle halledilir yeğenim'' dercesine bi' bakış attı bana ve tekrar sakince arkasına yaslandı. çocuk bir daha inene kadar ağzını dahi açamadı. arada bir göz ucuyla amcaya korkuyla bakmaktan başka hiçbir şey yapamadı. kıpırdayamadı bile. dumura uğramanın verdiği o şaşkınlıkla, aptallaşmayla ve korkuyla karışık bi' ifade çöktü suratının ortasına. tüm otobüs rahatladı. çocuk bu dumur halini otobüsten inene kadar devam ettirdi ve atalarımızın ''nush ile uslanmayanı etmeli tekdir, tekdir ile uslanmayanın hakkı kötektir.'' sözü bir kez daha doğrulandı. gerçi köteğe gerek kalmadı ama o da başka bir sefere artık.
güncel Önemli Başlıklar