bugün

yazarların içinde kalanlar

sadece içinde kendimi mutlu ve huzurlu hissedebileceğim bir evim olsun istedim. şöyle balkonuna çıkınca nefes alabileceğim. aradım, buldum; altı kez ayrı günlerde gezdim evin içini. herşeyi hayal ettim; perdelerimi, koltuklarımı koyacağım yeri, yatak odasındaki fransız camın doyasıya aldığı güneş ışığıyla apaydınlık güne uyanacağım sabahları, mutfağımdaki zebra perdeyi, güneş batana kadar apaydınlık odalarımı, sıkıldığımda kendimi on adım ilerideki avm'ye atışımı, hiç ama hiç evden çıkmak istemeyişimi... hiçbir konuda bu kadar kararlı olmamıştım. çok didindim, çok istedim ama olmadı, olmadı... evin yarısından fazlasını peşin vermem gerekti. bulamadım, buldum, vicdan yaptım, hesapladım, muhtaç kaldım. olmadı, oluyordu ama çok zordu.
satılık yazısını kaldırmışlar. sordum, evlenecek doktor bir çift kiralamış. benim hayallerimi süsleyen odalarda başkaları kahkaha atacak, iş dönüşü kahvelerini o balkonda içecekler. bakamıyorum önünden geçerken. içim sızlıyor. her defasında biz her türlü yardım ederiz ev alırken deyip, beş kuruş ortaya atmayanlara sayıp sövüyorum. başka evleri de beğenemiyorum. sizin de hevesiniz kalsın kursağınızda. çok isteyin de birşeyi, olamasın inşallah !